MUSTAFA ALP DAĞISTANLI
mustdagistanli@tutanota.com
@MAlpDagistanli
Bazı tekrarlar hatadır yazı için, bazıları ustalık. Tekrar, farkında olmadan yaratılmışsa hatadır. Birkaç örnek:
Binada aramalar sürerken, çok sayıda partilinin bina dışındaki bekleyişi sürüyor.
Neden şöyle yazılamıyor: “Binada aramalar sürerken, çok sayıda partili dışarıda bekliyor.”
TBB [Türkiye Belediyeler Birliği] bütçesinin büyük çoğunluğunun CHP’li belediyelerin kaynaklarıyla oluşmasına rağmen CHP’li belediyelere TBB’nin gerekli desteği vermediğini belirten parti, TBB’nin Sayıştay tarafından denetlenmesi için TBMM İçişleri Komisyonu’nda imza topladı.
Prof. Dr. Eser Karakaş tekrar rekoru kırmaya kalkmış görünüyor:
Yazımda yapacağım yorumlar çok önemli değil, bunlar şahsi yorumlar doğal olarak ama önemli olan yazıda sunacağım bilgiler, tiksindirici bir Bakanlar Kurulu kararının altındaki imzalar ve imzaların çok çirkin gerekçesi ve son olarak da Danıştay’ın alkışlanacak bir kararı ama bugün Danıştay aynı kararı verebilir mi, bundan da hiç önemli değilim.
Cümle 49 kelimeden oluşuyor, 18’i tekrar. Altı kelime iki kere, iki kelime de üç kere geçiyor. Gerçi sondaki ‘önemli değilim’, ’emin değilim’ olmalı ama Karakaş tekrara kaptırmış gidiyor, böyle bir cümlede artık ‘önemli değil’ bu kusur, rekorunu kimse elinden alamaz Karakaş’ın.
Gümüşhane Belediyesi’ne ait GÜMSAŞ şirketinin, lüks konut projesi için projelendirdiği arsanın kenarında yer alan camiyi yıkma kararı alması tepkilere neden oldu.
Kabloların kendi arazilerinden geçtiği arazi sahipleri faaliyeti engelleyince Kaymakamlık özel izin çıkardı.
Şöyle söylemek daha kolay, anlaşılır, güzel değil mi: “Arazilerinden kablo geçen köylüler faaliyeti engelleyince…”
Kendimize de bir diken batıralım, birkaç yıl önceki bir yazımızda ne halt etmişiz gösterelim:
Araştırmanın amacı kaşalot, gagalı balina gibi hakkında pek bilgi sahibi olmadığımız derin deniz canlıları hakkında bilimsel veri toplamak, yoğunlukla bulundukları alanları belirlemek, bu alandaki tehditleri anlamaktı.
İkinci ‘hakkında’ yerine ‘canlılarıyla ilgili’ demeyi becerememişiz. Ah keşke editör görüp düzelteydi de kırk yıl kölesi olaydık onun. Yazdığın şeyi editörden önce sen bir daha bir daha okuyacaksın, çıkaracağımız en büyük ders bu.
Şu son cümlede ‘bir daha’yı iki kere yazdım, dikkat etmişsinizdir, bilerek yaptım tabii, vurgulamak için. Bilinçli tekrar yazı gereçlerinden biridir, avadanlığınızda bulundurmanız gerekir. Ustalıkla kullanıldığında nasıl bir sonuç verdiğine bakalım. Sevgi Soysal 9 Nisan 1976’da Politika gazetesinde şöyle yazmış:
Burada, bu belki bir zamanlar biraz bozkır, belki bir zamanlar biraz tarih, belki bir zamanlar biraz umutlar ve kurucularla dolu, belki bir zamanlar bir başlangıç, belki bir zamanlar bir gelecek olan bu taştan şehirde, eskiden kır olan ne varsa, eskiden umut olan ne varsa, eskiden kurucu olan ne varsa, eskiden başlanan ne varsa, eskiden geleceğe yönelen ne varsa hepsinin üstüne kaba ve ilkel bir müteahhit beğenisiyle beton döküldü. Eskiden Ankara’da boz olan hiç olmazsa “kır”dı. Bir baharı, gelincikleri ve papatyaları olabilen bir kır. Şimdi boz olan sadece beton, tek kırmızısı gençlerin kanı olan beton.
Tekrara tekrarla karşılık verip bu paragrafı belki bir kere daha okumalıyız.
Cümle içindekiler kabul edilemez ama, aslında bütün bir paragrafta da ardışık paragraflarda da dikendir tekrarlar. Dikeni hak ettiğimiz o yazıda peşpeşe iki kısa paragrafa “Çok geçmeden” diye başlamışız. Yuh!
Burcu Karakaş’ın yazısı şöyle başlıyor:
Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği facianın üzerinden sekiz sene geçti. Aradan geçen süre içinde tutuklu sanıkların tamamı tahliye edildi.
Tam bir kelime tekrarı değil, ama tekrar işte, bir diken!
Bir başka örnek:
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerinden henüz iki hafta geçti ama ülkedeki siyasi atmosfer iki haftada keskin bir şekilde değişti. Siyasi atmosferde yaşanan değişikliği Cumhurbaşkanı Macron’un söylemlerinden de anlamak mümkün.
Bu kadar çirkinliğin üstüne usta işi bir örnek, bu kadar dikenin arasına bir gül yetiştirelim hemen. Reşat Nuri Güntekin, Anadolu Notları‘nda Adana’daki grip salgınını anlatıyor:
Grip, İstanbul gazetelerinin yazdığından çok fazlaydı.
Yerli gazetelerde çıkan listede ölüm vakaları yirmi, yirmi beş olarak gösteriliyordu. Demek ki her gün gripten ölenlerin sayısı kırk elliden aşağı değildi. Zaten bu, gözle de görülüyordu. Öğle ve ikindi saatlerinde Seyhan köprüsünden karşıdaki mezarlığa giden dizi dizi tabutlar uzaktan adeta bir kervan manzarası gösteriyordu. Mektepler, sinemalar kapanmış, kahvelerle hamamların eli kulağında… Şehirde aksırıp öksürmeyen yok… Birçok kimselerin burun delikleri o sene yeni piyasaya çıkan Pamflavin damlalarından sapsarı… Portakal, limon bahçelerinin üstünde korkunç bir ölüm hazası esiyor.
83 kelimelik bu pasajda tekrar eden tek kelime, ‘ölüm‘. İsterseniz ‘gösteriliyordu – gösteriyordu’yu da sayın, iki. Tekrardan kasıt, belirleyici kelimelerdir, ‘ama’, ‘ve’, ‘bu’ gibi belirleyici olmayanlar değil, Reşat Nuri bunları bile tekrar etmemiş, bir ‘ve‘, iki ‘bir‘ var.
Tekrardan kaçın ama tadını da bil tekrarın.
Orhon Murat Arıburnu ne demiş:
Lalelim
Lalelide oturur
Laleli, lale kokar lalelimden
Laleliden geçilir
Lalelimden geçilmez!
DİLE GELENLER
Katkılarınız için: mustdagistanli@tutanota.com
Az mı kaldı, çok mu?
Bendeniz de zaman zaman çeşitli yanlış kullanımlara rastladıkça üzülürüm. Bunlardan son zamanlarda sıkça karşılaştığım birini aşağıda örnek olarak verdim. Ama ondan önce şöyle bir uyarıda bulunmak istiyorum:
Malum, galat-ı meşhur lugat-i fasihten evlâdır. O nedenle, bazı yeni terim ve deyimleri eleştirmeden önce makul bir süre düşünmek gerekir. Çünkü dil yaşayan bir varlıktır ve kimbilir, o yeni kullanımlardan biri belki de yakın bir gelecekte galat-ı meşhur olacaktır. Sözgelimi “Saat dokuz gibi buluşalım”daki ‘gibi’ kullanımına kızardım; fakat çabucak yaygınlaştı ve pek bir zararı da yok gibi…
Hâlâ takıldığım ve doğru bulmadığım örnek ise “Toplantıya günler kala…”, “Maça dakikalar kala…” şeklindeki kullanımlar… Bunu eleştiriyorum; çünkü zaten kullanılmakta olan bir terim bu kez tam tersi anlamda kullanılmaya başlandı ve dolayısıyla bir karmaşa oluştu. Benim bildiğim, bu kullanım “daha çokça zaman var” anlamına gelir, şimdilerde ise tam tersine, “az bir vakit kaldı” anlamında kullanılıyor. Hızla yaygınlaştığını hissediyorum.
Umarım bu mesajda klişe terim/deyim kullanmamışımdır… M. Kemal Karaosmanoğlu