ALTAN SANCAR
[email protected] / @altansancarr
Türkiye’de adı ‘domuz bağı ve mezar evler’le anılan Hizbullah örgütü, örgüt sanıklarının tahliyeleriyle yeniden gündemde. Örgüte yakın olduğu belirtilen sitelerdeyse medrese eğitimi haberleri geçilirken, uzmanlara göre örgüt hala belli bir tabana hitap ediyor. Diken, Hizbullah tahliyeleri, medrese iddiaları ve taban tartışmalarını mercek altına aldı.
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Hizbullah davalarından yargılanan isimlerin tahliye edilmesini sıklıkla Meclis gündemine taşıyor. Diken’e konuşan Bakan, aynı gerekçelerle başka suçlardan hükümlü bulunanların tahliye edilmediğini hatırlattı. Hizbullah’ın siyasi kanadı olarak nitelendirdiği HÜDA-PAR’ın geçmişe kritik dönemlerde AKP’ye destek verdiğini söyleyerek, seçimlerle ilişkisi olup olmadığı şüphesi taşıdıklarını vurguladı.
CHP’li Bakan, yargıyla ilgili her kararda ‘iktidarın bir işareti mi’ diye düşündüklerini vurguladı. Osman Kavala, Deniz Yücel, Pastör Brunson, Selahattin Demirtaş, Gezi davası gibi yargılamaları hatırlattı: “Tüm bu yargı süreçlerine baktığınızda yargının tüm kararların siyasallaştığını ve özellikle HSK eliyle de bu siyasallaşmanın tamamlandığını görüyorsunuz.”
Hizbullah tahliyeleri seçim yatırımı mı?
HÜDA-PAR’ın iktidara 2015 döneminde açık, 2017 referandumunda şartlı ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da aleni şekilde verdiğini belirten Bakan, “Hizbullahçıların 2019 yerel seçimleri öncesi tahliye edilmelerini de birlikte değerlendirmek gerekiyor” dedi.
Ellerinde somut bir bilgi olmadığını belirten Bakan, şüpheler nedeniyle milletvekili olarak konuyu gündemde tutmaya devam edeceğini kaydetti.
‘Cezaevinde Hizbullahçı kalmadı’
CHP’li Bakan, ayrıca bugün Meclis’e Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması talebiyle verdiği soru önergesinde tahliye olan Hizbullah davası sanıklarının akıbetini sordu. Bakan önergesinde, cezaevlerinde hükümlü Hizbullahçı kalmadığını belirtti.
Sorular özetle şöyle:
*Cinayet, işkence, örgüt yöneticiliği gibi suçlardan mahkûm edilen ancak Anayasa Mahkemesi’nin 2018’deki ‘heyette askeri hâkim bulunması yeniden yargılama nedenidir’ kararın ardından tahliye edilen Hizbullah hükümlülerinin sayısı kaç?
*Tahliye edilen Hizbullahçılara adli kontrol tedbirleri uygulandı mı? Uygulandıysa kaç Hizbullahçıya hangi tedbir uygulandı? Uygulanmadıysa gerekçesi ne?
*Tahliye edilen Hizbullahçıların kaçı yurt içinde, kaçı yurt dışına çıktı?
*Bugüne kadar kaç hükümlü Hizbullahçı yeniden yargılanma kapsamında yargılandı?
*Bu yargılamaların kaçı tamamlandı, kaçı devam ediyor?
*Yeniden yargılanan Hizbullahçıların kaçının aldığı hüküm değişti?
*Kaç hükümlü yeniden yargılanmaya başvurdu, başvuruların kaçı kabul edildi, kaçı reddedildi ve kaçı hala işlemde?
*Hizbullah hükümlüleri dışında aynı gerekçeyle tahliye edilen farklı örgütlere mensup hükümlü var mı, varsa sayısı kaç?
Türkiye ya da Kürt Hizbullah’ı nedir?
Hizbullah kelimesi Arapça ‘Allah’ın taraftarı’ anlamını taşıyor. Türkiye ya da Kürt Hizbullahı’nın doğum yeri Batman. Örgütün kurucusu ve örgüt üyeleri/sempatizanları arasında saygınlığı tartışmasız olan isimse Hüseyin Velioğlu. Velioğlu’na bu kuruluş döneminde en yakın isim Fidan Güngör. 1981’de Güngör, Menzil kitapçısını kurarken, 1982’de Velioğlu İlim kitapçısını kurdu. 1979’da kurulan örgüt, 1987’ye kadar Diyarbakır’daki bu iki kitapçıda toplantılar düzenledi. Velioğlu 1987’de İlim kitapçısını Batman’a taşıdı ve burada hem örgütün liderliğini aldı hem de militan faaliyetlere yoğunlaştı. Bunun üzerine örgüt ikiye ayrıldı. Güngör ‘silahlı mücadele’ karşıtı fikirlere sahipti ve kaçırılarak İstanbul’a götürüldü, bir daha da kendisinden haber alınamadı. Güngör, 11 Eylül 1994’den itibaren Türkiye’deki kayıplar listesinde yer alıyor.
Menzil ve İlim grubu arasındaki anlaşmazlıklar sonucu gruplar arasında yoğun silahlı çatışmalar çıktı, çok sayıda kişi öldü. Hizbullah, Batman’ı üs olarak kullanırken, Diyarbakır’ın Silvan ilçesi ve özellikle de Yolaç köyü örgütün Batman dışındaki merkezi oldu.
Silahlı saldırılar ve infazlar
Hizbullah, 1990’ların başından itibaren adını infazlar ve silahlı saldırılarla duyurdu. 90’lı yıllarda saldırılarını PKK’lı olduklarını iddia ettikleri kişilere yöneltti. Bu süreçte çok sayıda Kürt gazeteci ve siyasetçi de örgütün hedefi haline geldi. Örgüt ayrıca alkol kullananları ve mini etek giyenleri ‘ahlaksız’ olarak tanımlayıp hedef aldı. Dönemin Diyarbakır emniyet müdürü Ali Gaffar Okan’ın organize saldırı sonucu öldürülmesinden de sorumlu tutulan örgütün üyeleri bu nedenle yargılandı.
İstanbul’da bazı iş insanlarının kaçırılması ve arkasından gelen Beykoz’daki bir ev baskınından sonra yurt genelinde Hizbullah taraftarlarına karşı aramalar ve operasyonlar başladı. 17 Ocak 2000’de Beykoz’daki bir operasyon sırasında Hüseyin Velioğlu öldürüldü ve Edip Gümüş’le Cemal Tutar gözaltına alındı. Cemal Tutar’ın, Hizbullah’ın askerî kanat sorumlusu, Edip Gümüş’ünse örgütün üst düzey yöneticilerinden biri olduğu belirtildi. Velioğlu’nun ölümüyle birlikte örgütte gözle görülür şekilde çözüldü. Diyarbakır merkezli açılan davalarda çok sayıda kişi yargılandı, tutuklandı ve cezalar aldı. Bu sırada Hizbullah’la özdeşleşen mezar evler ortaya çıktı. Örgütün kaçırdığı, işkence ettiği ve öldürdüğü çok sayıda ismi evlerin altına gömdüğü ve üzerlerine beton döktüğü ortaya çıktı. Öldürülen kişilerin ‘domuz bağı’yla bağlandığı da görüldü. Öte yandan Hizbullah baskınlarında el konduğu belirtilen çok sayıda işkence kasetiyse hiçbir zaman kamuoyuyla paylaşılmadı, içerikleri açıklanmadı.
Tahliye oldular, ortadan kayboldular
Hizbullah yargılamaları Aralık 2009’da sonuçlandı. Örgüt yöneticileri hapis cezalarına çarptırıldı. Cemal Tutar ile Edip Gümüş’ün de aralarında bulunduğu 16 kişiye müebbet hapis cezası verildi.
Militan faaliyetler yürüttükleri öne sürülerek tutuklanan Hizbullah’ın 23 üyesi, mahkeme kararı olmaksızın tutuklu kalma süresini 10 yılla sınırlayan Türk Ceza Kanunu değişikliği doğrultusunda, 4 Ocak 2011’de tahliye edildi. Adli kontrol için karakola gitmeleri gereken isimler, bir daha bulunamadı. Yöneticilerin Suriye’ye kaçtığı iddia edildi, emniyete gönderilen bir e-posta ve istihbarat çalışmalarıyla bu iddia doğrulandı. Baskınlar düzenlendi ama yöneticiler bulunamadı.
Diyarbakır’da Hizbullah’ın askeri kanat yapılanmasında yer alan ve 23 kişiyi öldürüp, 22’sini yaralayan 10 hükümlünün de 31 Mart 2019’daki yerel seçimler öncesinde serbest bırakıldığı ortaya çıkmıştı.
Devletle ilişki iddiası
Öte yandan uzun yıllardır süren bir diğer tartışmaysa Hizbullah’ın bir dönem ‘devlet tarafından desteklendiği’ iddiası. Hatta örgütle JİTEM arasında ilişki bulunduğu gündeme gelen konulardan. Öyle ki eski bakan Fikri Sağlar, Siyah-Beyaz gazetesiyle bir röportajında, ordunun Hizbullah’ı kurup sponsorluğunu da yaptığını iddia etmişti. 2000’e Doğru dergisi, 16 Şubat 1992’de Hizbullah sempatizanlarının verdiği bilgiler doğrultusunda, örgüt üyelerinin Diyarbakır’daki çevik kuvvet merkezinde eğitim gördüklerini öne sürmüştü. Bu konuyla ilgili makalenin yayımlanmasından iki gün sonra da yazarı Halit Güngen faili meçhul bir cinayetele öldürülmüştü. JİTEM’in kurucusu olduğunu iddia eden Türk Kara Kuvvetleri’nden emekli albay Arif Doğan, 17 Ocak 2011’de Ergenekon davaları kapsamında mahkemede ifade verirken, Hizbullah’ı, PKK militanlarıyla savaşması ve karşı devrimci bir güç unsuru olması için, Hizbul-Kontr ismiyle kendisinin kurduğunu öne sürmüştü. Bu iddialar kanıtlanmasa da Türkiye gündeminde yer almaya devam etmişti.
Örgüt bugün ne yapıyor?
Örgütün bugün ‘silahlı mücadele’ fikrinden uzaklaştığı ve bunun yerine siyasi faaliyetlere yoğunlaştığı biliniyor. Örgüt davasından yargılananların da aralarında bulunduğu çok sayıda isim bugün HÜDA-PAR adıyla kurulan siyasi partide faaliyet yürütüyor. Öte yandan firari Edip Gümüş’se örgüte yakınlığıyla bilinen siteler üzerinden sık sık mesajlarını paylaşıyor. Gümüş bu sitelerde ‘Hizbullah cemaati lideri’ olarak lanse diliyor.

Örgüte yakınlığıyla bilinen, daha önce yargılanan ve hüküm giyen isimlerin de yönetici olduğu derneklerin çok sayıda medrese kurduğu ve buralarda eğitim verdiği biliniyor. Bu faaliyetler sitelerden de açıkça duyuruluyor.
Medreseler ve fetva hattı

Hizbullah davasından hapis cezası alan Enver Kılıçaslan’ın genel başkanlığını yaptığı Alimler ve Medreseler Birliği’nin sitesinde ‘Medreselerimiz’ adlı bir bölüm yer alıyor. Burada kız ve erkek ayrı olmak üzere çok sayıda ‘medrese’ adı verilen yapının fotoğrafı ve bilgileri yer alıyor.

Örgüte yakın sitelerde de medreselerde eğitim görenlerin ‘icazet’ törenlerinin haberleri yer alıyor. Öte yandan Alimler ve Medreseler Birliği’nin bir de fetva kurulu bulunuyor. Kurulun sitesinde aile, kadın, ibaret, gibi çeşitli konularda fetvalar bulunuyor.
