Aslında… 3 Kasım 2002 seçimi sonucunda AKP‑CHP Hükümeti’nin kurulacağı düşünülüyordu. Kemal Derviş, ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olacaktı. DYP (9.5), MHP (8.3), Genç Parti (7.2) baraj altında kalınca AKP (34.4) ile Meclis’in büyük çoğunluğunu ele geçirip tek başına iktidar oldu. (Kemal Derviş de CHP milletvekilliğinden 2005’te istifa edip New York’a döndü!) Yani… Erdoğan’ın bu derece siyaseten güçleneceğini; ve kötü bir ekonomi yönetimi yapacağını onu iktidara taşıyan küresel güçler bile düşünemedi!
Küresel güçler bir ülkenin ekonomik kriz yaşamasını istemez. Örneğin, Yunanistan’ın batması demek, Fransa ve Almanya bankalarının batması demekti; Yunanistan kurtarıldı. Ama acı reçete solcular vasıtasıyla halka içirildi! Türkiye’nin de ekonomik krizi atlatmasını sağlayacaklar kuşkusuz. Mesele şu: 2018 Temmuz itibariyle acı reçeteyi kime yutturacaklar? Biliyoruz; AKP bunu halka içerecek. Peki ya muhalefet? Konuşulması gereken asıl konu bu değil mi?