CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
‘Skandal dolandırıcılık’ davasında tutuklu eski Denizbank şube müdürü Seçil Erzan, yeni iddialarda bulundu.
Erzan kimseyi dolandırmadığını, aksine dolandırıldığını, bir müşteki tarafından önüne mermi konulduğunu, skandal patlak verince bankada esir alındığını öne sürdü. Erzan ayrıca eski Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim’den de 300 bin dolar aldığını iddia etti.
Erzan ve altı ‘işbirlikçisi’ Galatasaray camiasından tanınmış isimlerin başını çektiği onlarca banka müşterisini bir ‘fon’ üzerinden yüksek getiri vaadiyle dolandırmakla suçlanıyor. İstanbul başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Erzan’ın ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘özel belgede sahtecilik’ten toplam 216 yıla kadar hapsi isteniyor. Altı şüphelinin de üç yıldan 65 yıla kadar hapsi isteniyor.
Erzan bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
İstanbul 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada Erzan’ın savunmasından öne çıkan kısımlar şöyle:
‘Her şey gereksiz özgüvenle başladı’
“Her şey o ilk gereksiz özgüvenle başladı. Hayat banka müdürü Seçil Erzan olmaktan daha zormuş. Bana dokunmaz sandığım yılanları hayatıma salmışlar. Dönüp baktığımda o ilk özgüvenin hayatımı tam ortasından ikiye ayırdığını görüyorum. Hakan Ateş’in (Deniz Bank CEO’su ) bir lafı vardır “Benim kaptanlarım kor ateşler üzerinde çıplak ayakla yürürler” diye. Ben çıplak ayakla yürüdüm ve hiçbir yanlışım olmadı. Şubata (2023) kadar hiçbir sorun yoktu. Ama şimdi insanların Seço’su kırık camlara basmaya çalışıyor. Batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım.
‘Bakiye birilerinin cebinde’
Bu salonda bulunan herkes konuşulan bakiyenin öncelikle bende olmadığını, mal varlığı edinmediğimi, kaçırmadığımı bilsin. Bakiyenin birilerinin cebinde, evinde, arabasında, kolundaki saatinde, ikinci üçüncü evinde olduğunu, yurt dışında olduğunu biliyorum. Benden şikayetçi olan herkesle ortak paydamız paradan para kazanmaktı. Herkes bana ikna geliyordu. Ben dolandırıcı değilim, ben dolandırıldım. İnsanların parasını zimmetime geçirmedim. Birileri beni dolandırdı, evimi defalarca ipotek ettim. Annemi dışarı attılar. İnsanların aza tamah etmemeleri beni bu hale getirdi.
‘Paralarını kullanmalarına yardım ediyordum ’
2011 yılında Florya şubesine müdür oldum. İyi bir müdürdüm. İşimi severek yapıyordum. Bankacılık işlemlerinden dolayı Galatasaray camiasında bilinir oldum. Sosyal hayatımızı da paylaşmaya başladık. Özel hayatlarımızla ilgili bilgi sahibiydik. Fon denen bir şey çıktı Türkiye’de. Galatasaraylı futbolcularla yakın olduğum dönemde paralarını kullanmaları konusunda yardım ediyordum.
‘Bankada esir alındım’
7-24 evime insanlar geldi, kapılar yumruklandı, bankada esir alındım, arabama GPS taktılar, kolumdan saatimi alıp tartakladılar, önüme mermi koydular. Beni tehdit edip işimden attıracaklarını söylediler. Kağıt parçası istiyorlardı, ben de verdim. Mesaj olarak istiyorlardı, öyle yapıyordum. Hesap kitap yapamadığım için bana yardımcı olmasını istedim insanlardan. Bana dolandırıcı dedirtmeyin, dolandırıcı olsam senet vermezdim. Canımla buradayım. Nisan ayından bu yana sağlıklı düşünemiyorum. Ben çok korkak bir insanım, 1000 dolar bile kaçıramam.
‘Bu çarkın suçlusu kim?’
Dolandırıcılık yapsaydım cebimde para olurdu. İnsanlar annemin evine gittiğinde cebimden 100 dolar çıktı. Bu dosyadaki herkes benden faydalandı. Ben istemeden insanlar parasını bana veriyordu. Amacım kimseyi dolandırmak değildi. Ben borçluyum, insanlar mal mülk sahibi oldu. Bu çarkın suçlusu kim? Hiçbir büyüğüm bana destek olmadı. Evimin önünden gitmiyorlardı. Aile dediğim insanlar kapımı yumrukluyordu.
2011’de bir yakınımın parası hisse senedinde battı. Yakınlarımdan destek alarak bunu kapatmaya çalıştım. Ödeyemediğim zaman kredi çekip paralarını ödüyordum. Ben doğru tavsiyeler verdiğim için insanlar parasını değerlendirmemi istiyordu.
İsim vermek istemedi
Florya’dayken kimseyle bir sorunum yoktu. Birkaç kişinin parasını çoğaltmıştım. 2020’de Galatasaray camiasından beni tanıyan biri parasını çoğaltmam için 300 bin dolar teslim etti (Mahkeme başkanı Nursel Bedir “Kim” diye sordu, ancak Erzan yazılı olarak bildireceğini söyledi). Bu kişinin ödemelerini yapıyordum. Parayı değerlendiriyordum. Sonra benden çok para isteyince “Hayır” diyemedim. Onların istediği kadar artmıyordu bu para. Arabamı satarak, evimi ipotek ettirerek karşıladım.
‘1 verip 100 istediler’
2020 Temmuz’a kadar bir sorun yoktu. Şimdi ismini vermek istemediğim iki kişi daha önce çok para kazandırdığımı bildiği için 1 verip 100 istemeye başladılar. Karşılayamayınca işten attırmakla tehdit etmeye başladılar.
‘Terim’le para alışverişimiz oldu’
Mahkeme başkanı Nursel Bedir, Erzan’a müştekilerin ismini sayarak tanıyıp tanımadığını sordu. Erzan, Fatih Terim sorulduğunda “Fatih Terim ile aramızda para alışverişi oldu ama ona borcum yok” dedi. Erzan, sayılan müştekilerden ne kadar para aldığını kaydettiğini, bunları mahkemeye bildireceğini söyledi ve borcu olmadığı kişilere fazlasıyla para kazandırdığını ekledi.
Mahkeme başkanı bankanın antetli kağıtlarının nasıl kullanıldığının bankaya bildirilip bildirilmediğini sordu. Erzan, bankanın kontrol etmesi gerektiğini belirtti.
‘Emre Belözoğlu anladı’
Duruşma savcısı, Erzan’a parayı alırken ne dediğini sordu. Erzan, ‘fon’ adı altında para almadığını belirterek, “Başka kişilerin çok para kazandığını bildikleri için bana ikna olmuş bir şekilde geliyorlardı. Birkaç kişiye ‘fon’ dedim. Emre Belözoğlu bunun bir bankacılık sistemi olmadığını anlamıştı, o yüzden ona ‘fon’ dedim” dedi. Savcı, bankada özel bir fon olup olmadığını sorunca Erzan, olduğunu söyledi.
Emre Belözoğlu’nun avukatı Şekip Mosturoğlu söz alarak Erzan’ın verdiği bilgilerde isim ve zaman belirtmediğini aktardı. Mosturoğlu, “Bakiye birilerinin cebinde” dediğini hatırlatarak Erzan’a, “Kim bunlar” diye sordu. Erzan, Ayhan Akman (eski Galatasaraylı futbolcu) ve Süleyman Arslan (tefeci olduğu öne sürülen biri) gibi isimler sıraladı.
Mosturoğlu, Erzan’a kendisinden zorla belge isteyenler arasında müvekkilinin bulunup bulunmadığını sordu. Erzan, Belözoğlu’nun kendisinden belge almadığını söyledi. Mosturoğlu, Belözoğlu’nun kimin aracılığıyla geldiğini sordu. Erzan da Belözoğlu’nun Volkan Bahçekapılı aracılığıyla geldiğini belirterek “Volkan Bahçekapılı, ailede fazla para kazandırdığım bilindiği için geldi bana” dedi.
‘Banka avukat tutacağını söyledi’
Müşteki avukatları, Erzan’a bankada verdiği ifadesinin kaç kişi tarafından alındığını, bankadan çıktıktan sonra istese emniyete gidip gidemeyeceğini sordu. Erzan “Gidemezdim” diye yanıtladı ve “Banka bana bir avukat tutacağını söyledi ama ben bu avukata vekalet vermedim” dedi.
Erzan, “Bankada sorgulanırken ‘Telefonu kır at’ dediler” dedi. Kimin dediğini söylemeyen Erzan, telefonun nerede olduğunu da bilmediğini söyledi.
‘Zimmetten yakalansaydım keşke’
Avukat Rezan Epözdemir’in sorusu üzerine Erzan, verdiği belgelerin bankanın sisteminde kayıtlı olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Keşke banka görseydi de işten atılsaydım. Zimmetten yakalansaydım keşke. Bankanın bir fonu var diye duyulmaya başladı çünkü. Beni darp etmezlerdi, korkmazdım.”
Erzan, para hareketleriyle ilgili şöyle konuştu: “Bankanın görebileceği işlemlerdi bunlar. Görülme ihtimali yüksekti. Keşke görülseydi. Hesap hareketlerini istedim getirmediler. HTS kayıtlarıyla beni kimin tehdit ettiğini söyleyebilirim ama dosya hızlı ilerlediği için bir şey yapamadım.”
Epözdemir, 12 müştekinin Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’dan şikayetçi olduğunu hatırlatarak müştekilere Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun bu fondan haberi olduğunu söyleyip söylemediğini sordu. Erzan da birkaç kişiye söylemek zorunda kaldığını belirtti.
‘Fatih Terim mi?’
Avukatı Nazlı Karaarslan müştekilerin kimin referansıyla geldiğini sorunca Ercan şöyle yanıtladı: “Herkes kimin ne kadar para kazandığını biliyordu. Semih Kaya (eski Galatasaraylı futbolcu) şubeye başka işler için geldiğinde ‘Futbolu bıraktılar, çok para kazandılar’ diye sohbet ettik.”
Duruşma savcısı söz alarak ilk referansın kim olduğunu sordu. Erzan’ın cevap vermemesi üzerine mahkeme başkanı Nursel Bedir “Bu isim Fatih Terim mi” diye sordu. Erzan da, “Herkes onun sözüne güveniyordu” dedi. Bedir’in sorusu üzerine Erzan, 300 bin doları veren kişinin de Fatih Terim olduğunu söyledi.
Erzan, 2 Mayıs’ta savcılığa verdiği ikinci ifadede, bazı haberlerde ‘Fatih Terim fonu’ olarak adlandırılan ‘fon’a Fatih Terim’in herhangi bir dahlinin bulunmadığını, ‘mutat bankacılık işlemlerinin ve hesaplarının yönetimi ve idaresi dışında Terim’le herhangi bir bankacılık ilişkisi tesis etmediğini’ belirtmişti.
Beş yılda bir rotasyon olmalıymış
Emre ve Emrah Çolak’ın avukatının sorusu üzerine Erzan, para teslimi sırasında kendisinin şubede bulunmadığını, parayı kendisinin yönlendirdiği Ali Yörük’ün teslim aldığını söyledi. Erzan, Yörük’ün parayı tefecilere verdiğini öne sürdü.
Avukat, şube müdürlerinin teamül gereği beş yılda bir rotasyona uğradığını, ancak 12 yıl boyunca Florya şube müdürü olarak kaldığını hatırlattı. Erzan da teamülü teyit etti.
Denizbank’ın katılma talebi reddedildi
Banka avukatlarının soru sormak istemesi üzerine müşteki avukatı Rezan Epözdemir, mahkemeden katılma talepleriyle ilgili bir karar vermesini istedi. Heyet, dosya kapsamındaki suçlardan Denizbank’ın doğrudan zarar görmediğini belirterek katılma talebini reddetti.
Müşteki Musa Mert Çetin söz alarak Erzan’a ‘fon’un legal olup olmadığını sorduğunu, Erzan’ın Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun (üst düzey banka yöneticisi) fondan haberdar olduğunu söylediğini hatırlattı.
Soruşturma kapsamında İstanbul başsavcılığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) raporuna dayanarak müşteki ifadelerinde adı geçen Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu dahil üst düzey Denizbank yöneticilerinin ‘zimmet‘ suçu işlediğine ilişkin kovuşturma yürütmeye değer bir bulguya rastlamamış, bu nedenle Denizbank yöneticileri hakkında takipsizlik kararı vermişti.
Dahası, Denizbank, eski Galatasaraylı futbolcular Selçuk İnan, Emre Çolak ve Musa Mert Çetin hakkında ‘tefecilik’, ‘nitelikli dolandırıcılık’ ve ‘vergi kaçakçılığı’ndan suç duyurusunda bulunmuştu.
Avukatların atışması
Duruşmada Erzan’ın yanısıra ‘işbirlikçileri’ Ali Yörük, Atilla Yörük, Nazlı Can, yanısıra tutuksuz yargılanan Kerem Can ve banka çalışanı Asiye Öztürk hazır bulundu. Erzan’ın tanıdığı tutuksuz sanık Hüseyin Eligül de Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.
Erzan tarafından dolandırılığını öne süren eski Galatasaraylı futbolcu Emre Çolak, kardeşi Emrah Çolak, kulüp tercümanı Musa Mert Çetin, Fatih Terim’in damadı Volkan Bahçekapılı, yeğeni Terim Arıcan, Burhan Taşpolat, Evrim Pınar Güzel, Uğur Gözaçan, Nurettin Gözaçan, Bülent Çeviker ve Ömer Kahraman da duruşmaya katıldı. Denizbank’ın avukatları da salondaydı.
Duruşma başlarken müşteki avukatı Rezan Epözdemir, sanıkların arasında çıkar çatışması bulunduğunu belirterek savunmaların salona birer birer alınarak verilmesini talep etti. Epözdemir, davaya katılma taleplerinin savunmalardan önce dikkate alınmasını istedi.
Seçil Erzan’ın avukatı Nazlı Karaarslan “Müvekkilim bayılacak, CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) dersinde miyiz” diye çıkıştı. Epözdemir de “55 milyon dolar dolandırmış. Şikayetçiler bayılacak” diye karşılık verdi.
Sanık avukatlarından bazıları da Denizbank yöneticileri hakkında açık bir dosya bulunduğunu hatırlatarak banka avukatlarının seyirci sırasına geçmesini istedi.
Ardından sanıkların kimlik tespitine geçildi. Seçil Erzan, jeoloji mühendisi olduğunu ve bir gelirinin olmadığını söyledi. Erzan’ın ‘işbirlikçisi’ olmakla suçlanan Ali ve Atilla Yörük esnaf olduğunu ve aylık gelirinin 50 bin lira olduğunu aktardı. Sanık Hüseyin Eligül de devlet memuru olduğunu belirtti.
Katılma talepleri sonra değerlendirilecek
Kimlik tespitinden sonra duruşma savcısı, sanıkların gerçeği söyleyeceğinden endişe edilmesiyle ilgili somut bir delil bulunmadığını savunarak katılma taleplerinin savunmalardan sonra alınmasını talep etti. Mahkeme heyeti, müzakere odasına çekilerek talepleri değerlendirdi ve katılma taleplerinin sanıkların savunmasından sonra değerlendirilmesine hükmetti.