
HÜRREM SÖNMEZ
Haber şöyleydi: “İdlib’de rejim unsurlarının kalleş saldırısı sonucu şehit olan Piyade Yüzbaşı Süleyman Şahin’in 1 Mart günü Afyonkarahisar’daki cenaze törenine İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur da katıldı. Cesur’un, namazın sonuna doğru cemaatin önüne geçmesinin yanı sıra kürklü beyaz mantosu, beyaz başörtüsü, makyajı tartışıldı.”
İslam hukuku uzmanı Prof. Dr. Abdullah Kahraman “Saf düzeninde tertip bellidir. Temel kaidelerden biri namaz kılanların önünden geçilmemesidir. Saf düzenini dikkate almayıp en önde tek başına durmaya çalışmak adaba aykırıdır” diyerek Cesur’u eleştirmiş.
İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Bey ise, sosyal medya hesabından Aylin Hanım’ı savunmuş, “Elbiselerden beyaz olanları giyin. Çünkü onlar en hayırlı giyeceklerinizdir. Ölülerinizi de beyazla kefenleyin” hadisini paylaşarak “…cenazelerde matemi ifade etmek için siyah giyinmenin dinle alakası olmadığı ifade edilmiştir. Milletvekilimiz Aylin Cesur’un namaz sonrası, protokole girerek, başını kapatarak dua etmesinin neresi yanlış? Kadın olması mı?”
Cenaze merasimi tartışmalarına Aylin Hanım bizzat kendisi bir cevap vermemiş sanırım, onun adına partisinden erkek vekiller savunmuş kendisini. Habere dönecek olursak, problem haberi yazan kişide mi yoksa eleştirenlerde mi bilmiyorum ama, ‘Namazın sonuna doğru cemaatin önüne geçmesinin yanı sıra kürklü beyaz mantosu, beyaz başörtüsü, makyajı’ ifadesi çok tartışıldı.
Neden cemaatin önüne geçmesi tartışılıyor? Neden kürklü beyaz mantosu, makyajı tartışılıyor? Söz konusu bir erkek vekil olsaydı kravatının rengini, kaşmir paltosunu tartışacak mıydınız; ölen askerin babasını ittirip en önde protokol saf düzeni oluşturulmasını tartışacak mıydınız? Elbette en büyük dert kadın olarak cemaatin önüne geçmesi. Zira bakıyoruz fotoğraf karesinde başka kadın yok, ölen çocuğun anası, kız kardeşi, karısı, halası, bütün o kadınlar erkek cemaatin arkasındadır, ya da daha yüksek ihtimal camiye dahi gelememiştir.
Oysa ki biraz akıl, vicdan sahibi bir insan için, mesele ne Aylin Hanım’ın mantosu ve makyajıdır, ne de erkeklerin yanında saf tutma ‘cüretini’ göstermesi.
‘Bu ülkede erkek siyasetçiler sabah akşam ölen gençler üstünden siyaset yapar’
Mesele Aylin Hanım’ın verdiği o pozdur, mesele Aylin Hanım’ın o pozu verebilmesidir. Onu savunan erkek milletvekili sormuş ya “Nesi yanlış?” diye, yanlış olan bu eril siyaset ve ona iştirak edenlerdir. Bir siyasetçinin şehit askerin tabutu başında veya cenaze namazında poz vermesi, danışmanlar ve gazeteciler fotoğraf çekebilsin gayretiyle nasıl duracağını da çok bilmez vaziyette namaz kılar gibi yapması, sonra dua için ellerini açması, göz ucuyla fotoğrafın çekilip çekilmediğine bakmasıdır mesele.
Lakin o gazeteci haberi yazarken gerçek yanlışı göremez, görse de yazamaz. Kürklü mantodan ve makyajdan söz etmek durumundadır, aksi halde lafın ucunun başka yerlere dokunabileceğini iyi bilir. Çünkü bu ülkede erkek siyasetçiler sabah akşam ölen gençler üstünden siyaset yaparlar, bu ülkenin bir çocuğu öldüğünde koşa koşa cemaatin en önünde poz verirler.
O yüzden ölen askerin cenazesinde poz vermek eylemindeki ahlaki tutum tartışılmaz, siyasetçilerin savaşı ve ölümü kutsaması tartışılmaz. Pozu veren kadın siyasetçinin, saf tutan erkeklerin önüne geçmesi, saçı başı, kıyafeti, makyajı tartışılır.
‘AKP döneminde 15 bin 557 kadın öldürülmüş’
Bugün 8 Mart; Taksim Meydanı bariyerlerle çevrildi, tepede helikopterler turluyor. Taksim’e çıkan yollar kapatıldı, metro seferleri iptal. 2020 yılının ilk iki ayında 49 kadın öldürülmüş, Gülistan Doku iki aydır kayıp. AKP’nin iktidarda olduğu 18 yıl boyunca 15 bin 557 kadın öldürülmüş. Bu kadınları koruyamayan, iki aydır Gülistan’ı bulamayan devlet, sokakları kadınlara kapatarak kamu düzenini değil kendi nizamını korumaya çalışıyor elbette.
Ama bunca güvenlik önlemi, polisler, muhafızlar, kapatılan yollar, hepsi iyi haberdir bizim için, anlaşılan o ki onlar da biliyorlar. Dünyayı yerinden oynatacak olan, o erkekleri ve onların eril siyasetini alkışlayan kadınları yerlerinden edecek, bu gidişata son verecek olan kadınlardır. Parti teşkilatında dağıtılan karanfiller, ‘kadınlarımız’, ‘hanım kardeşlerimiz’ diye başlayan kutlama mesajları kurtaramayacak sizi. Feminizm burjuva kadını meşgalesidir diyenlere de kadınlar hatırlatacak ezen kim ezilen kim.
Lastik botlarla, kucağındaki bebeği daha iyi bir hayat yaşasın diye hiç bilmediği denizlere açılan, sınır boylarında açlığa, yokluğa direnen, savaşın yükünü taşıyan kadınlar; “Yaşın geldi başını örteceksin” denen, “Yanıma yakışmıyorsun artık başını açacaksın” denen, “Okuyup da orospu mu olacaksın” denen kadınlar. Ne giyeceğine, ne giymeyeceğine, nasıl yaşayacağına, evladının cenazesinde bile nerede duracağına hep başkaları tarafından karar verilen kadınlar… Şu evren daha fazla taşıyamaz bunca adaletsizliğin yükünü.
Bariyerlerle çevirmeye devam ediyorsunuz ya sokakları, meydanları, hayatları… Korkunuz çok yerindedir. Siz de biliyorsunuz, o bariyerler engel değil, kızkardeşlik sizin masa başında koyduğunuz sınırları aşacak, haddinizi bilin diye azarladığınız kadınlar, o haddi aştığında dünya sizin için bile daha güzel bir yer olacak…