İstanbul’da; metro, metrobüs, minibüs… Yetmedi; motor, vapur… Bu kadar mı? Ne gezer; bunun her önüne geleni (!) almayan, yağmurlu günde firavun kesilen taksiler… Elinde valizin yoksa ve havalimanına gitmiyorsan, hele ki taksimetre açtıracaksan almayan taksiciler…
Hani bazı aklı evveller diyor ya; “efendim, iş çok fakat çalışmak isteyen yok” diye… İşsiz; Beylikdüzü’nde oturuyor, önerilen iş; Anadolu Yakası’nda… Artırılmış asgari ücrete rağmen önerilen paranın büyük bir bölümü, yol parasına gidiyor. Haksız mı Yılmaz Erdoğan; “bu yol nereye gider” diye sorarken…
Sarıyer’den Beylikdüzü’ne giden bir kadının feryadına kulak verelim; “55 liraya gittim, 55 liraya döndüm. 110 liram işe gidip gelirken harcandı. Ayda 25 gün aynı çile ve toplamda 2 bin 750 lira yol parası…” Sahi bu yol nereye gider? Daha doğrusu bu külliyetli yol parasıyla nereye kadar gidilebilir ki?