Önce coşkulu umut ardından derin hayal kırıklığı. Kısa süreli öfkeyi izleyen durun hala umudumuz var direnci, büyük çaba ve yine hayal kırıklığı. Tabi ki çok zor bu duygularla baş etmek. “Ateşi ve ihaneti gördüğümüz” bir iki hafta geçirdik.
Evet, bir arada yaşayabileceğinden artık pek de emin olunamayacak bir bölünme ile karşı karşıyayız. Eğer Türkiye asgari demokrasi rejimi ve demokratik bir anayasa ile yönetiliyor olsaydı bu yarı yarıyalık çok önemli olmayabilirdi. Ortak ilkelerde anlaşmış bir toplum da oylar birbirine yakın olunca aralarında küçük farklılar olan ama kendisini tek bir toplum olarak gören bir ülkeden söz ediyor olurduk. Oysa şimdi Türkiye ikiden fazlaya bölünmüş ve parçalarının bir arada yaşamak istediğinden emin olunamayan “topluluklara” dönüşmüş durumda. Üstelik iç içe yaşamak zorundalar.