Bugüne kadar siz hep “mandacılığı elinin tersiyle iten Türk Milleti” yerine, bir İngiliz Savaş gemisiyle ülkesini terk etmezden evvel “Umutlarımı Allah’tan sonra İngiltere’ye bağladım” diyebilmiş bir Padişah/Halife’nin tarafında olmayı tercih ettiniz!
Türk Milleti’nin “mandacılığı elinin tersiyle iterek” kurduğu Cumhuriyeti yeri geldiği “zalim”, yeri geldi “katil”likte itham edip, “mandacılığı elinin tersiyle iten” vatan kahramanları hakkında idam fermanları çıkaranlarla gururlandınız!
“Mandacılığı elinin tersiyle iten Türk Milleti”nin uğruna Kurtuluş Savaşı verdiği bu devletin bütünlüğünü korumak yerine mandacı “Haçlı Müslümanları”na “ne istedilerse verdiniz”… Prens Sabahattin’in fikirlerini iktidara taşıyıp, ülkeyi bölmeye ve mandacıların elinde olduğu günlerine döndürmeye kalkıştınız!
Mandacılığı savunan, düşman dururken Kuvayı Milliye’yle mücadele eden Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu İskilipli Atıf’a iade-i itibar verdiniz!
“Mandacılığı elinin tersiyle iten Türk Milleti”nin yedi düvelle savaşan fertlerinin boynuna yağlı urgan geçirten Mustafa Sabri adına vakıf açtınız!
İngiliz himayesindeki Şeyh Sait’in heykellerini diktirdiniz, dikilmesini izlediniz!