New York’ta İran’a yönelik yaptırımların delinmesiyle ilgili davada itiraflarda bulunan Rıza Sarraf’ın söyledikleri kadar, davranış biçimi de takip ediliyor. Duruşmayı izleyenlerin ortak kanaatine göre Sarraf fazlasıyla kibardı, şemada itiraflarını yaparken keyif alıyordu ve savcılarla tam uyum içindeydi.
Sarraf duruşmasını izleyenlerden Habertürk Washington temsilcisi Serdar Turgut bugünkü yazısında, izlenimlerini aktardı.
– Reza Zarrab (Rıza Sarraf), duruşmanın ikinci gününe ‘rahat-şık‘ (casual chic) diye tanımlanabilecek bir kıyafetle geldi. Beyaz, yakası açık gömlek üstüne koyu renkli bir ceket ve altına bej pantolon giymişti.
Hakim eşiyle ilgili espri yaptı
– Bu konuda Yargıç Berman bir espri de yaptı. “Kıyafet konusunda neden bu kadar duyarlı olduğumu soruyorsanız, benim karım hiç durmadan bana ‘Onu neden giydin?’ diye sorar da ondan” deyince salondaki ağır hava biraz dağıldı.
– Zarrab, hâkim yerini alırken de jüri yerleşirken de ayağa kalkıp önünü ilikledi. Hâkim kendisi yerleşirken bunu yapmasına gerek olmadığını belirtti.
Gözleri bozuk mu?
– Zarrab’ın sorgulama başlamadan önce sık sık gözlerinin dalıp gittiği görülüyordu. Önündeki ekrana yorumlaması için konulan belgelere bakarken gözlerini çok kıstığından, “Acaba FBI onu bir göz doktoruna mı gönderse” diye de düşündüm.
Ne sorsa tabii demiş
– Zarrab’ın mali suçları nasıl işlediği sorulunca anlattıkları öylesine karmaşıktı ki, savcı konuların tamamen dışında olan kafası karışık jüriye konuyu biraz daha anlaşılır kılmak için, “Kalkıp bir şema üzerinde anlat her şeyi” dedi.
– Reza Zarrab çok kibar bir insan. Sanığı suçlarken bile “Hakan Atilla Beyefendi” diyor. Savcı ne sorarsa, “Tabii efendim” diye başlıyor konuşmasına.
Ders veren profesör…
– Birden ilk önce sanıkken sonra tanık oluveren Zarrab, şimdi de bir business doktora dersinde ders veren bir profesöre dönüşmüştü. Hakan Atilla’nın avukatlarından Victor Rocco, Zarrab’ın mahkeme salonunu bir şova dönüştüreceğini daha önce söylemişti, ama o bile herhalde bu kadarını tahmin edemezdi.
– Zarrab’ın son derece komplike olan kara para aklama şemalarını çizerken anlattıklarının şehvetine kapıldığı da görülüyordu. Sanki o anda mahkeme salonunda değil, üniversitedeki ders salonundaydı.
Jürinin uykuya karşı mücadelesi
– Davayı açan savcılar, mali suçlar konusunda dünyanın en deneyimli savcıları. Onların bile anlamakta zorlandığı şemaları, birçoğu uyumamak için mücadele etmekte olan jürinin anlayabilmesi mümkün değildi.
– O kadar çok şema çizdi ki, önüne konulan büyükçe tabela da yetişmemeye başladı. Savcı yanına bir tabela daha koymanın gerekebileceğini söyledi. Sonunda dayanamayarak Zarrab’ın yanına gelip,“Bu noktada neler oluyor, tekrar anlat” deyip tabelada bazı noktalara işaret etmeye başladı. Zarrab da “Tabii efendim” diyerek müthiş bir keyifle tekrardan anlattı.
Yine ‘Şemada anlatayım deyince’ savcının gözü korkmuş
– Anlatmaktan o kadar keyif almıştı ki oturduğunda sorular sorulurken,“İsterseniz kalkıp şema üzerinde anlatayım” bile dedi. Savcı onu tekrar ayağa kaldırmaktan gözü korkmuş olmalı, “Onu sonra yaparız, sen şimdi cevap ver yeter” dedi.
Siyasi boyuta girince fısıldaşmalar
– Kırmızı ve mavi tebeşirle çizdiği çizgiler bir noktada birleştiği anda Zarrab coşkusunu bastıramadı, utanmasa çığlık bile atabilirdi. Çizgiler birleşmiş ve kara para aklama operasyonu başarıyla tamamlanmıştı, yani mutlu olmaması için bir neden yoktu.
– İkinci gün verdiği isimlerle işin siyasi boyutunu da en üst perdeden mahkemenin kayıtlarına geçirdi. Bu konulara girildiğinde sanık ve avukatların masasının çok hareketlendiği, birbirleriyle yoğun konuştukları görüldü.