CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
İş insanı Osman Kavala, altı yıl önce bugün gözaltına alındı. Onu Gezi Parkı davasında sanık haline getirecek ve Türkiye hukuk tarihinde eşi benzeri görülmemiş gelişmelerin meydana geleceği süreç böyle başladı.

25 Nisan 2022’de Gezi Parkı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Osman Kavala’ya ‘Gezi eylemlerini finanse etme’ suçlaması yöneltildi. ‘Poğaça ve plastik masa-sandalye yardımı yaparak’ bu suçu işlediği iddia edilen Kavala, hakkındaki 10 Aralık 2019 tarihli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı uygulanmadığı için özgürlüğüne kavuşamadı.
Uygulanmayan AİHM kararları, uygulanacağı söylenen Avrupa Birliği yaptırımları, yapboza dönmüş mahkeme heyetlerinin ötesinde Kavala tam 2 bin 178 gündür cezaevinde ve onu oradan çıkaracak hukuki bir yol da kalmamış durumda.
Sanat ve siyaset dünyasından isimlere Kavala’nın hapiste geçen altı yılını sorduk.
‘Dönemin ruhunun ahlaksızlığı’
Yönetmen Ezel Akay: Suçsuz bir insanın hapis yatması, bunu bırakın dava açılması bile düşünülemez. Osman gerçek bir hümanisttir ve kurduğu Anadolu Kültür çok faydalı kültürel faaliyetler yürütmüştür. Birçok insanı eğitmiştir, parasını yalnızca insanlık için harcayan biridir. En ufak bir suçu olmayan, herhangi bir komplonun içinde olamayacak bir insandır. Kavala’nın hapsedilmesi dönemin ruhunun ne kadar ahlaksız olduğunun yansımasıdır.
‘Sihirli gücüm olsa özgürlüğüne kavuştururdum’
Şarkıcı ve oyuncu Melike Demirağ: Evrensel hukuk kurallarından önce insanlık kurallarına karşı geliniyor. Kavala’nın hemen hemen bütün duruşmalarına katıldım. Avukatların savunmalarını ve savcıların iddialarını dinledim. Son duruşmada ilk defa hakimlerin utanarak başlarını eğdiğini gördüm. Çünkü Kavala masumdu ve suçlu olduğuna dair somut bir delil elde edilemedi, avukatları suçlamaları çürüttü. Hakimlerin her ara verişinde iyi niyetle ‘Tamam artık beraat edecek’ diyordum. Çünkü bir suç yok ortada. Dolayısıyla ispat edilememiş suçlamalar nedeniyle bir insanın hayatı mahvediliyor. Yıllarca ailesinden, çevresinden ve hayattan uzak tutuluyor. Devlet Osman Kavala’yı tutsak etmiş. Büyük bir cüretle insanlığa karşı suç işleniyor.
Şirketleşen devletlerin çıkarları için bir sürü şey feda ediliyor. İnsanlık adına, Kavala adına, içeride haksız yere tutulan bütün tutuklular için üzgünüm. Bir sihirli gücüm olsaydı hepsini özgürlüğüne kavuştururdum.
‘Bu savaştan galip çıkacak’
Oyuncu İlyas Salman: Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil demiş ki “Mapushane seni yapan kör olsun.” Silivri şu an küçük hapishane, Türkiye’yse büyük hapishane. İster içeride ister dışarıdaki hapishanede olun, yeter ki onurumuzu kaybetmeyelim. Osman Kavala altı yıldır onur savaşı veriyor. Bu savaştan galip çıkacak, buna inanıyorum.
‘Rehin tutuluyorlar’
HEDEP Milletvekili Meral Danış Beştaş: Kavala’nın cezaevinde tutulmasının hukukla izah edilecek bir yanı yok. İktidar ve onun ortağının yargıyı araç olarak kullanması nedeniyle Kavala özgürlüğünden yoksun durumda. Selahattin Demirtaş gibi yüzlerce arkadaşımız da aynı hukuk dışı yöntemle özgürlüğünden yoksun. Biz onlara tutuklu demiyoruz çünkü rehin tutuluyorlar, Kavala da öyle.
AİHM’in 18’inci madde ihlaliyle ilgili tartışmasız bir kararı var Kavala ve Demirtaş hakkında. Bu Türkiye’yi bağlayan bir karar. Buna uymakla yükümlü ama serbest bırakılmıyorlar. Birkaç gün önce Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Kavala’nın derhal bırakılması için yaptırımları öngören bir karar daha aldı. Böyle devam eder de Kavala serbest bırakılmazsa Türkiye’nin üyelik sürecini tamamen askıya alacak ya da Avrupa Konseyi atacak. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sanki adalet tesis etmekle yükümlü değilmiş gibi toplumu manipüle edecek açıklamalar yapıyor ve “Türkiye AİHM kararlarını uygulamıyormuş gibi algı yaratılıyor” diyor. Avrupa Konseyi sözcüsü, Türkiye’nin 521 AİHM kararını uygulamadığını açıkladı. Osman Kavala, altı yıldır hukuka aykırı keyfi bir şekilde cezaevinde tutuluyor. Derhal serbest bırakılması için mücadele ediyoruz.
‘Adaletin varlığından nasıl söz edilebilir’
DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu: Osman Kavala ile beraber adeta sevdikleri ve Türkiye’de belli bir özgürlük mücadelesinin içerisinde olan sivil toplum da cezalandırılıyor. Kavala’nın trajikomik, asılsız iddialarla ve sırf bir inat uğruna ağırlaştırılmış müebbet hapsine mahkum edilmesi, yargının nasıl siyasallaştığının ve cumhurbaşkanının iki dudağı arasına baktığının en bariz örneklerinden biridir. Cumhurbaşkanının Gezi Parkı davasında yargılananlarla ilgili “Ben görevde olduğum sürece dışarı çıkamayacaklar” dediği ve dolayısıyla kendini yargının yerine koyduğu bir ülkede adaletin ya da yargı bağımsızlığının varlığından nasıl söz edilebilir?
Kavala davasındaki hukuksuzluklar saymakla bitmiyor maalesef, ancak bu hukuksuzlukların en önemli basamaklarından biri AİHM cephesinde gerçekleşiyor. AİHM’in kararı oldukça net. Sayın Kavala, siyasi bir nedenle cezaevinde tutuluyor ve ortada hakkındaki iddiaları kanıtlayacak hiçbir delil yok. Buna rağmen iktidarın mahkemelere AİHM’in kararını uygulatmaması siyasi açıdan atılmış bilinçli bir tavırdır. Üstelik Avrupa Konseyi ihlâl prosedürünün başlatılmasına ve ciddi bir yaptırım tehdidine rağmen hala AİHM kararı uygulanmıyor. Türkiye’nin kararı uygulamaması demek aslında sözleşmeden doğan yükümlülüğünü de anayasanın açık hükmünü de uygulamıyorum demek. Diğer taraftan da hukuk devleti anlayışından ne kadar uzaklaştığımızı dünya aleme ilan etmek demek.