Fetullah’a seksenli yılların başından itibaren (şekillenmesine neden olan kaynaklara varıncaya değin) şiddetle karşı çıkan kırk yıllık arkadaşım bundan 7-8 ay evvel arayıp, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde FETÖ’nün çok güçlü olduğunu söylemişti.
Diyor ki: “17/25 Aralık 2013’ten itibaren mevcut rektör ve YÖK üyesi (…) FETÖ mensubu birçok kişiye kadro vermeye devam etmiş ve mevcutları da daha güçlü makamlara getirmişlerdir…”
Bununla da kalmıyor tabii. Bana gönderdiği metnin madde madde özeti şöyle:
1- Eğitim Fakültesi FETÖ’nün çok güçlü olduğu bir fakülte haline getirilmiştir. Mehmet Şişman’ın bu fakültenin dekanlığını yürüttüğü zamanlarda ve daha sonraki dönemlerde bu durum devam etmiştir. Diğer fakülteler de öyle.
2- FETÖ’nün 15 Temmuz işgal girişiminin ardından bile bazı atamalarda FETÖ mensupları tercih edildi.
3- Çalışkan, başarılı kimi akademisyenlere mobbing uygulandı. Öğretim elemanları arasında ciddi bir gerilim ortamı oluşturuldu.
4- Üniversitedeki o menfur saldırıda öldürülenler FETÖ mensubu değil…
5- Katile gelince…Akademik başarısı düşük olduğu halde, karı koca nasıl olmuş da akademisyen olmuşlar, ABD’ye gidip okumuşlar, sonra Tokat üzerinden Eskişehir’e gelmişler, muamma!… Nereden bakarsak bakalım, menfur saldırı doğrudan FETÖ ile bağlantılı görünüyor.
6- Saldırıyı öne sürerek FETÖ’den ihraç edilenlerin masum olduğu yönündeki yorumlar asla doğru değildir. Atılanlar ya doğrudan FETÖ mensubu ya da onlarla yakın çıkar ilişkisi kuranlardır.
7- Katliamın yaşandığı üniversitede bir süredir var olan büyük gerilim ortamından haberdar olan rektörlük ve YÖK’ün bir şey yapmaması düşündürücüdür…
En vahimi de şu:
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi münferit değil.