• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sahne ışıklarının altında: 'Etik Nedir?'

01/02/2019 22:35

H. AYHAN TİNİN

insanatinart@gmail.com

Yıl 2018. Ocak ya da Şubat olmalı. İstanbul’un son yıllarda alışkın olduğumuz durmadan yağmur yağan günlerinden biri… Parke taşların üzerine kırılan cam bardaklar gibi çarpan damlalar, kalabalık gruplar halinde yokuş aşağı derecikler oluşturuyor.

Türk tiyatrosunun genç yaşına rağmen başarılı ‘yazar-yönetmen’lerinden Gökhan Erarslan ile küçük bir kahve dükkanında sohbeti koyulaştırmışız. Kahveyi içen benim, Gökhan ‘hoca’ ise hayallerinden bahsediyor. Yeni yazdığı tek kişilik oyundan, kurmak istediği tiyatronun niteliklerinden, çeşitli sanat işlikleri; yazarlık, oyunculuk atölyeleri ile yapılandırılmış bir sanat merkezinden… Ben de robusto çekirdeklerinin iç yakan kokusuyla bezenmiş kahvemi yudumlarken, bu hayalin gerçeğe dönüşebileceğine dair inancımdan bahsediyorum…


Sonuç; 2018’in son aylarına doğru, mevsim sonbahara döner, İstanbul sokaklarında artık iyice azalmış ağaçların yaprakları sararırken, Gestus Sanat Kadıköy’de kuruluyor. Hemen ardından da ‘Etik’ adlı oyunun çalışmaları başlıyor. Mevsim iyice kışa döndüğünde, alev alev bir heyecan. Ve ‘Etik’ sahnede!

Devlet tiyatrosunun değerli oyuncularından Tolga Çiftçi tek kişilik oyunda ‘Felsefe Profesörü’ karakterini üstleniyor. Sonuç çok başarılı. ‘Etik’ sahnelenmeye hazır.

Gala gecesinde hem Gökhan Erarslan hem de Tolga Çiftçi’ye övgüler yağıyor.

Bu birliktelikten soy bir tiyatro yapıtı doğuyor.

Eğer tiyatro adı altında iyice belirsizleşen sahne şovlarının renkli kalabalığından gözünüzden kaçtıysa, mutlaka seyredin.

Önce oyun metninden başlamak gerek.

Hiçbir kelimeyi, cümleyi es geçmeden seyredilmesi gereken bir oyun. Antik Yunan’dan bu yana felsefenin en önemli sorularından biri olmuş “Etik Nedir?” sorusunu büyüteç altına yatıran oyun metni, seyirciden hassas bir izleme dikkati istiyor.

Neredeyse fazladan tek bir satır bile yok.

Oyun aynı zamanda ülkemizin Tanzimat’tan bu yana yaşadığı ‘aydın çıkmazı’nı evrensel bir söylemle işlerken, bu çıkmazın altında yatan kodları da incelikle sahnedeki drama yansıtıyor.

Felsefe profesörümüzün bir dersi içinde geçen oyun, aydının seçimleri; hareketi ya da hareketsizliği ile ilgili kararlarının vicdan muhasebesi ve sorgulaması biçiminde gelişerek, beklenmedik bir finale ulaşıyor.

Profesörümüz olaylar ya da durumlar karşısında kendi davranışlarını seçme anlamında, gençliğinden bu yana hep ikircikli bir konumda kalmış. Gerek eşiyle gerekse kardeşiyle ilgili hikayelerde bu belirsiz tavrı sürekli görüyoruz.

Toplumsal ilişkilerde “Etik nerede ve nasıl yer almalı?” sorusundan “Aydının duruşu nasıl olmalı?” sorusuna kadar her şey, etik kavramı prizmasından süzülerek sahne ışıklarının altına yansıyor.

Tabii bir de bizim felsefe profesörünün yaşadıkları açısından.

Tolga Çiftçi’nin yaşam verdiği karakter, geçmiş pişmanlıklarıyla bugünkü kararsızlıkları arasında salınırken zaman zaman harekete geçmeye karar verse de; suyundan bir yudum aldığı o soluklanma anlarında görünmez bir oltaya takılmış gibi tereddüt içinde kalıveriyor.

Bizim profesör kavramsal ve idea konumundan, toplumsal ve somut olana geçip geçmemek konusunda hep dengelere bakarak karar vermiş.

Bu yaklaşımın kendinde yarattığı bilişsel çelişki giderek arttığında her zaman yaptığı gibi oyun alanını terk etmeyi düşünmeye başlıyor.

Yönetmenin sürprizi burada. Tek kişilik bir oyunun sonunda seyirciyi yeniden yükselterek ve ana soruyu bir kez daha düşünmesini sağlayıp, seyirciyi de metne dahil ederek oyunu sonlandırıyor.

Aydın ataletini nasıl yener?

Yakup Kadri’nin ‘Yaban’ından bu yana ‘Türk Aydını’ bu sorununu çözemedi.

İçinden çıkılmaz her durumda ne yapılacağını bilen fakat asla taşın altına eline koymayan yapısı ile teşhisi koyduktan sonra genellikle kendi derin dünyasına gömülürken, her adımda toplumdan biraz daha uzağa düşen aydın profiline önemli göndermeler yapan bir oyun.

Yazar ve yönetmen Gökhan Erarslan yaklaşık elli dakika boyunca, zihnimizde bu meselelerin korkulu bir girdap yaratması için güçlü bir zemin hazırlıyor.

Oyuncu Tolga Çiftçi de henüz daha sahneye girer girmez oyun ritmi, jestleri ve mimikleri ile seyirciyi yakalayıp finale kadar bırakmıyor.

Sahne tasarımı son derece sade.

Kara bir tahta. Önünde bir masa. Bir bardak su. Bir felsefe öğretmenine yakışan çantası. Renklerin geride olduğu sade bir kostüm…

Biraz da Gestus Sanat’dan bahsedelim. Günümüzde çoğalan, mutluluk veren sanat ve kültür girişimlerinden birini daha kutlamak gerekiyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü, Dramatik Yazarlık ve Dramaturgi bölümünü birincilik ile tamamlayan Gökhan Erarslan’ı aslında ‘Paşa Paşa Tiyatro’, ‘Vakit Geldi’, ‘Cahide Sonku Müzikali’ gibi Devlet, Şehir ve özel tiyatrolarda sergilenen metinlerinden ya da geçen sezon yönettiği ‘Hayvanat Bahçesi’ oyunlarından sanatseverler gayet iyi tanıyorlar.

Başarılı bir oyunculuk eğitmeni olan Ezgi Büyükpınar ile Gökhan Erarslan’ın birlikte çıktıkları bu yolda Gestus Sanat hem sanat atölyeleri hem de yapımcılığını üstlenecekleri oyunlarıyla kültür ve sanat yaşamına önemli katkılar vadediyor.

Hoş fakat ‘boş’ metinlerin ya da geyik muhabbetinden esprilerin cirit attığı sahnelerde ‘Etik Nedir?’ hakiki bir tiyatro olarak, gerçek seyircisini bekliyor.

Kategori:Sanat

SON HABERLER

Messi en sevdiği golünü açıkladı: Refik Anadol sanat eserine dönüştürecek

Dünyaca ünlü futbolcu Lionel Messi, kariyerinde en sevdiği golün 2009’da Manchester United’a attığı kafa golü olduğunu söyledi.

İBB soruşturması: Yedi kişi için daha tutuklama talebi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı soruşturmalarda ihalelerde yolsuzluk yaptığı öne sürülerek gözaltına alınan yedi kişi hakkında tutuklama talep edildi.

MGK bildirisinde PKK'nın kararına vurgu: Tasfiye süreci hassasiyetle takip edilecek

Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) bildirisinde PKK’nın silah bırakma ve fesih kararının ardından sürecin izleneceği belirtildi: “Tasfiye sürecinin her aşamasının hassasiyetle takip edilmesine, terörün ülkemizin gündeminden kalıcı olarak çıkarılmasına yönelik kararlılık vurgulanmıştır.”

İBB soruşturmasında üçüncü dalga: 13 kişi tutuklandı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı ‘yolsuzluk’ soruşturmasının üçüncü dalga operasyonunda gözaltındaki isimlerden 13’ü tutuklandı, yedisi adli kontrolle serbest bırakıldı.

Genç erkekler için kalp hasarı riski: ABD Covid-19 aşı uyarılarını genişletiyor

ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), Covid-19 aşısı üreticilerinden kalp iltihabı riski uyarısını 16-25 yaşı kapsayacak şekilde genişletmesini istedi.

Sanatçı Ardan Özmenoğlu: Sanat dünyamızda fazla makyaj ve abartı var
Kısa kısa: Haftanın kültür sanat haberleri

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 760 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

İhsan Çaralan: İster istemez akla 'ahtapot suç örgütü' tanımı geliyor

Emre Kongar: Erdoğan/AKP iktidarı, zayıfladığı dönemlerde, ömrünü uzatmak için, önce Kürt milliyetçiliğini kullanmıştır

Mine Söğüt: Rahat rahat konuşalım, Linet bu ülkede bizimle kalsın mı yoksa gitsin mi?

Mustafa Balbay: Kurtulmuş, 'Alevileri inciten bir şey demedim' yerine, özür dileyip ne düşündüğünü daha net ifade edebilirdi

Feray Aytekin Aydoğan: Mücadele ederek kazandığımız tüm haklar hedef tahtası hâline getiriliyor.

Alaattin Aktaş: Resmi tatillere niye ek yapılıyor?

Zeynep Altıok Akatlı: Türkiye'de barışın tartışıldığı bu günlerde, nefretin sanat üzerindeki gölgesi hepimize ağır geliyor

Nevşin Mengü: İnternet sitelerinin basın yasasına göre künyesi olmak zorunda

Gökçer Tahincioğlu: Kaç süslü lafla, 12 yaşında bir çocuğun öldürülmesinin üzeri kapanır?

Hediye Levent: ABD Dışişleri Bakanı Rubio'nun Suriye'de her an bir iç savaş patlayabileceğine dair açıklaması gündemde

Abdulkadir Selvi: Macaristan'da Orban, Türkiye'de Erdoğan kazandı; küresel proje çöktü

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×