Ukrayna’ya saldıran Rusya’ya, Batı cephesi ekonomik yaptırımlarla karşılık verirken Türkiye ‘zorunlu’ ticaret partneri için alternatif ödeme yolları üzerine çalışıyor. Masada, milli para birimleriyle ticaret, SWIFT’in yerine Rus sistemi SPFS’ye katılım, ‘barter’ ve üçüncü ülkeler üzerinden ticaret var.
ABD ve Avrupa ülkeleri, Ukrayna’ya saldıran Rusya’yı durdurmak için bazı bankaları uluslararası para transferi sistemi SWIFT’ten çıkarmıştı. Ancak bu durum iki taraflı. Rusya’nın sistemden çıkarılması bu ülkeyle ticari ilişkileri bulunan ülkeleri ödemeler konusunda zorlayabilir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2021’de Türkiye’nin toplam dış ticaret hacmi Rusya’yla 34 milyar 700 milyon dolar. Rusya, Türkiye’nin ithalat sıralamasında 29 milyar dolarla ikinci sırada yer alıyor. Türkiye doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını, petrol ihtiyacının ise yüzde 25’ini Rusya’dan ithal ediyor.
Böylesine bir ortamda savaştan en çok etkilenen ülkelerin başında gelen Türkiye, Rusya’yla alternatif ticaret kanalları üzerinde temaslarda bulunuyor. Milli para birimleriyle ticaret, SWIFT’in yerine Rus sistemi SPFS’ye katılım, barter (ürünlerin değişimiyle yapılan ticaret) ve üçüncü ülkeler üzerinden ticaret, şu an öne çıkan seçenekler arasında.
İş dünyası da alternatif peşinde. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) hafta başında konuyla ilgili kapsamlı bir toplantı yaptı. İlerleyen günlerde DEİK ve ihracat birlikleri toplantılarını yoğunlaştıracak, bankalarla ve ilgili bakanlıklarla görüşülecek.
Rusya-Türkiye ikili ticaret hacmi için tek başına bir kanalın kapasite olarak yeterli gelmeyeceği kabul ediliyor. Birkaç alternatifin aynı anda uygulanması da mümkün görünüyor.
Dünya’dan Merve Yiğitcan’a konuşan iş dünyası temsilcilerine göre halihazırda uygulanan TL-Ruble ticaretinin hacminin artırılmasının en hızlı seçenek olabilir. Bu bağlamda Rusya’yla geçmişte de uygulanan barter için gerekli mekanizmaların oluşturulması gerekiyor.
Sekiz ülke ve 400 finans kuruluşunu kapsayan SPFS şu anki halinde dar kapsamlı bir alternatif olarak görülüyor. Ancak sektör temsilcileri Türk bankalarının katılımının artmasıyla bu seçeneğin de en sağlıklı kanallardan biri olacağı görüşünde. Üçüncü ülke üzerinden ticaret de şu an için daha pratik bir seçenek olarak görülüyor.