İktidarın övünerek, böbürlenerek, âlâyı vâlâ ile ilan ettiği “Türkiye Yüzyılı” spor tarihimizin en kara dönemi oldu.
Nasıl bir yüzyılsa, her alanda geri geri gidiyoruz!
Spora siyaset girince, federasyonların çoğuna, bilgi ve deneyimi yeterli olmayan, eşten-dosttan, partililerden oluşan liyakatsiz kadrolar yerleştirince sonuç hüsran oldu!
Paris Olimpiyat Oyunları’nda aldığımız sonuç tek kelimeyle “yüzkarası”dır!
86 milyon nüfuslu Türkiye, kabile devletlerinin bile gerisinde kalıp 64’üncü sırada yer aldı.
Botsvana, Dominika gibi üçüncü dünya ülkelerinin haritadaki yerlerini bilenler var mı? Dünya haritasını açtığımız vakit o ülkeleri kolayca bulabilir misiniz?
İşte biz, o bilinmeyen ufak ülkelerin bile gerisinde kaldık!
“Şen gittik, yaslı döndük!” sözü hayal kırıklığımızın en doğru ifadesidir.
Paris Olimpiyat Oyunları’na 100 sporcuyu aşan bir kafileyle ve büyük umutlarla giden milli takımlarımız, son 40 yılın en başarısız sonuçlarını alarak yurda döndü…
101 sporcumuzdan hiç biri altın madalya kazanamadı.
Sadece 3 gümüş ve 5 bronz madalya alabildik. Voleybolcu kızlarımız harika mücadele etti! Hepsi bu! Diğer sporcularımız çil çil döküldü. “Başarılı” diyebileceğimiz sadece Voleybol Federasyonu ve onun deneyimli başkanı Akif Üstündağ vardı.
Diğer branşlarda ehliyet ve liyakat görmedik!
Ata sporumuz güreşte de kelimenin tam anlamıyla yıkıldık!