MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Ebeveyn adaylarının herhangi birinin HIV pozitif olması, bebek sahibi olmalarına engel değil. Ancak bunun koşulu, düzenli ilaç tedavisiyle HIV’in kanda testle belirlenemeyecek kadar düşmesi. Türkiye’de ebeveynlerinden bir ya da ikisinin HIV pozitif olduğu yüzlerce çocuk sağlıklı dünyaya geldi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Gökengin dün HIV tedavisinde gelinen noktayı, anne-baba olmak üzere yola çıkan HIV pozitiflerin bu süreçlerini nasıl yönettiklerini anlattı.
Bugün Pozitif-iz Derneği Kurucu Üyesi Çiğdem Şimşek sorularımızı yanıtladı. Pozitif-iz Derneği, HIV pozitif kişiler ve yakınlarına, destek ve danışmanlık hizmetleri sağlıyor. Dernek tüm hizmetlerini mahremiyet içerisinde ve ücretsiz olarak sunuyor.
Şimşek’e hem çocuk yapmayı düşünen çiftlere nasıl yardımcı olduklarını hem de toplumun HIV algısının zamanla değişip değişmediğini sorduk:
HIV ile ilgili eski yıllardan kalan önyargı, korkular vs. sürüyor mu?
Evet. Ne yazık ki HIV’e ve HIV ile yaşayanlara yönelik önyargılar hala mevcut. Tıp değişti, bilim gelişti ama önyargılar ve yanlış bilgiler beklenen düzeyde bir türlü değişemedi. Durumu şöyle özetleyeyim; yanlış bilgi önyargılara, önyargılarsa ayrımcılık ve damgalamaya neden oluyor. Örneğin HIV’in tedavisi olduğu hala çok bilinmiyor veya sadece ‘belli bir grup insanda olur’ gibi yanlış inanışlar var.
Öte yandan HIV, sağlık eğitiminde de kapsamlı ele alınmadığı için sağlık çalışanlarında da bu korkular çok yaygın. Gelişmeleri yakından takip eden ve kendini sürekli güncelleyen sağlık çalışanlarında elbette böyle tutum ve davranışlarla karşılaşmıyoruz.
Tedavilerdeki gelişmeler, HIV ile yaşayanların ve toplumun bakışını nasıl değiştirdi? Ya da değiştirebildi mi?
1996’dan bu yana HIV’in tedavisinin olduğu, bulaş ve bulaşmama yolları hala çok net bilinmiyor. Bu nedenle de toplum genelinde ‘ölümcül ve bulaşıcı’ olduğu zannediliyor. Bu da kaçınılmaz olarak bir takım damgalamalara yol açıyor. Her mecrada HIV’i etkisiz hale getiren ilaçların varlığını, çok basit korunma yöntemleri ile HIV geçişinin engellenebileceğini, HIV ile yaşayan insanların hayatın her alanında var olabileceğini anlatmak çok önemli.
HIV’in tedavisinde, çok etkili ve neredeyse hiç yan etki yapmayan, güçlü ilaç seçenekleri bulunuyor. Ülkemizde de kullanılan bu ilaçlar sayesinde HIV pozitifler herkes gibi sağlıklı ve doğal yaşam sürelerini yaşıyorlar. Bu bilgi yaygınlaştıkça da HIV’e daha olumlu bir yerden bakış gelişiyor.
Örneğin, CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi) tarafından duyurulan ve tüm bilim otoritelerinin (UNAIDS, WHO) hem fikir olduğu ‘Belirlenemeyen=Bulaşmayan (B=B)’ ile durum biraz daha iyileşti. Tedavi altında olan HIV pozitif kişilerin cinsel yolla bulaştırıcılığının artık kalmadığını açıklayan bu bilimsel kanıt sayesinde, HIV pozitiflerin üstündeki ‘zarar veren’ etiketi kalkmış oldu.
Halen en sık gelen sorular, en çok iletilen kaygılar hangileri?
HIV tanısını yeni alanların akındaki ilk soru çoğunlukla ‘ne kadar ömrüm kaldı?’ oluyor. Tanı alanların genelinin tedavinin vardığından haberdar olmamasından dolayı, yaşama kaygısı hep ilk sırada geliyor. Kişiler zaman zaman ‘ya ilaçlara erişimimde bir sorun olursa’ diye de kaygı yaşayabiliyorlar. HIV tedavisi ve takibi düzenli ve hiç aksatmadan devam ettirilmeli.
Yaşanan kaygılar sıralamasında ikinci sırada çalışma hayatı geliyor. ‘Çalıştığım yer durumumu öğrenir mi?, ‘İşten çıkartılır mıyım?’ veya ‘İşe girişte HIV testi isteniyor, ne yapacağım?’ diye insanlar yüksek endişe yaşayabiliyorlar. Ardından da sosyal yaşamdaki kaygılar gelebiliyor.
HIV’in her yönüne hakim ve haklarını bilen HIV pozitifler bu tip kaygıları çok yaşamıyorlar. Çünkü ne yapmaları veya konuya nasıl yaklaşmaları gerektiğini biliyorlar.
Anne ya da baba olmaya karar verenler danışıyor mu?
Tabii ki. HIV, ne çalışmaya ne evlenmeye ne de bebek sahibi olmaya engel değil. Bizden ilk danışmanlığını alan çoğu kişi HIV ile yaşamayı kısa sürede normalleştirdi. Hayatlarına insanları dahil edip, evlendiler. Zamanın doğal akışında da bebek sahibi olamaya karar verdiler. İkinci çocuğunu kucağına alan çok dostumuz var.
Onlar en sık hangi soruları soruyor, kaygılarını paylaşıyor?
‘Belirlenemeyen=Bulaşmayan (B=B)’ çıkmadan önce HIV ile yaşayanlar sperm yıkama ve aşılama yönetimi ile bebek sahibi olabiliyordu. O dönem en çok, hangi kuruma ve hangi HIV dostu hekime başvuracaklarını merak ediyorlardı.
Artık çiftler B=B ile doğal yolla bebek sahibi olabiliyorlar. Hatta HIV pozitif kadınlar doğal yolla yani vajinal doğum da yapıyorlar. HIV ile yaşayan gebe kadın kendi enfeksiyon hekimlerinin takibinde ve kadın doğum doktorunun izleminde oluyor. Böylece daha güven içinde ilerliyor her şey.
Nasıl yardımcı olabiliyorsunuz?
Bazı danışanlarımız ‘eşim hamile’ deyip sevinçlerini haber veriyor. Kimi de ‘bebek planlıyoruz, nasıl bir yol izlemeliyiz? Başka çocuk yapan oldu mu?’ diye bize danışıyorlar. Biz de her iki tarafın da onayını alarak, bu çiftler ile daha önce bebek sahibi olan çiftler arasında bağlantı sağlıyoruz. Onlar görüşüp birbirlerine deneyim aktararak destek oluyorlar.
Hekimlerin, sağlık çalışanlarının önyargıları sürüyor mu?
Çok ilginç bir şekilde en çok hak ihlalleri hala sağlık alanında yaşanıyor. En bilgili olması gereken ve birinci basamakta yer alan sağlık profesyonelleri en çok ayrımcılık yapanlar. Enfeksiyon klinikleri hariç diğer branşlarda, özellikle de cerrahi işlem gerektiren müdahalelerde sorunlarla karşılaşılıyor. Kimi zaman HIV takibi yapan enfeksiyon hekimi, ilgili servisi arayarak bilgilendiriyor. Ancak bu bilgilendirmeye rağmen meslektaşlarının bu tutucu görüşünü değiştiremediği de oluyor.
Bu nedenlerle başta tıp, hemşirelik ve diş hekimliği fakültelerinde seminerler veriyor ve henüz öğrenciyken farkındalık kazandırmaya çalışıyoruz.
Ailelerinden, işyerlerinden gizleme ihtiyacı hissediyorlar mı?
Sadece iş yerlerinde değil, var oldukları her alanda paylaşmaktan kaçınıyorlar. Çünkü toplum bilip bilmeden, bu insanların nasıl aşamalardan geçtiklerinden habersiz çok acımasızca yargılayabiliyorlar.
Okuyuculara şunu sormak isterim: Siz bu gün HIV tanısı alsanız bunu kime söylerdiniz? Çevrenizde herkese rahatça açıklar mıydınız? Statünüzü bilen kişiler size ilk neyi sorardı?
Geçmişte HIV pozitifleri doğurtmada sorun çıkaran hekimler vardı. Bu sorun devam ediyor mu?
Büyük şehirlerde bulunan ve özellikle de HIV takibinin yapıldığı sağlık kuruluşlarında bu sorun kalmadı diyebiliriz. Ancak orta ve küçük ölçekli şehirlerde hala bu ‘hizmet vermem’ tutumuna rastlanıyor. Hatırlarsanız birkaç yıl önce Diyarbakır’da HIV pozitif gebe bir kadın doğuma alınmamıştı ve ihlal medyaya yansımıştı. Bu olayın duyulması ve sağlık ekibine yaptırım uygulanması epey bir farkındalık yaratmıştı.
Hak ihlalleri en çok sağlık kurumlarında yapılıyor
Halen alanda, pozitiflerin yaşadığı sorunlar, ayrımcılık vs. lütfen anlatır mısınız?
Pozitif-iz Derneği olarak her yıl ‘HIV ile Yaşayanların Maruz Bırakıldıkları Hak İhlalleri Raporu’ yayımlıyoruz. Bahsettiğim gibi ihlaller yüzde 53 oranında en çok sağlık kuruluşlarında ve sağlık çalışanları tarafından yapılıyor. Bunu da çalışma hayatındaki ihlaller takip ediyor.
Akran desteğini önemsiyorsunuz. Neden önemli?
HIV tanısı almak genellikle baş etmesi zor bir sürecin başlangıcı olarak algılanır. ‘Tanı travması’ olarak adlandırılan bu zorlu süreçle baş etmeye çalışan HIV pozitif kişiler, doktorlarından ya da pek kolay olmasa da aileleri ve arkadaşlarından yardım isteyebilirler. Fakat tanı alan kişiye benzersiz destek sağlayabilecek tek kişi daha önce HIV tanısı almış, sağlıklı ve kaliteli bir şekilde yaşamını sürdürmeye devam eden akranı. Çünkü akranı, kişi için yalnız olmadığını ve bununla yaşanabileceğini gösteren biricik kanıt.
Akran danışmanlığı alan HIV pozitiflerin yaşam kalitelerinde gözle görülür bir iyileşme oluyor. Tedaviye uyumunu arttırıyor ve tanılarıyla ilgili toplumda karşılaşacakları olumsuzluklara karşı daha kolay göğüs gerebiliyorlar.
HIV testinin rutin yapılmasını öneriyorsunuz…
Evet, ister evli ister bekâr olsun herkesin düzenli olarak HIV testi yaptırması gerektiğini savunuyoruz. HIV çok uzun yıllar belirti vermeden vücutta çoğalabilir. Bu süreçte de hem kendi sağlığınız olumsuz etkilenir hem de HIV’in yayılmasına neden olursunuz. Gönül rahatlığıyla test yaptırmak ve durumundan haberdar olmanın hayati önemi var.
https://www.pozitifiz.org/post/nerede-anonim-ve-ucretsiz-hiv-testi-yaptirabilirsiniz linkinde, hiçbir kimlik bilgisi vermeden ve ücretsiz test yapılan merkezlerin listesi yer alıyor.
Pozitif-İz Derneği’ne www.pozitifiz.org web adresi, info@pozitifiz.org e-posta adresi, 0535 519 54 95 telefonundan ulaşarak, HIV ve AIDS ile ilgili her türlü bilgiyi almak mümkün.