Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Cemaat’e yönelik ‘örgüt’ soruşturması açma hazırlığında olan hükümetin, ‘paralel yapı’ hakkında itirafçılık yapacak isimler aradığını iddia etti.
‘Etkin pişmanlık’ teklif ediliyor
Gazetenin ‘Parti devleti itirafçı arıyor’ başlığıyla manşetten duyurduğu ‘haber-yorum’da (yeni bir kategori olmalı!) Dumanlı, ‘itirafçılık’ teklif edilen isimlere, ‘etkin pişmanlık’ ve ‘tanık koruma’ programlarından yararlanma vaatlerinde bulunulduğunu öne sürdü.
‘FBI’ın kapısı çalındı’
“Başbakan yolsuzluk iddiaları ortaya çıktığından beri ‘paralel yapı’ diyor, çete, örgüt gibi suçlamalar yapıyor ve Hizmet Hareketi’ni hedef gösteriyor. Bu saatten sonra Başbakan’ın doğrudan hedef gösterdiği bir kitle hakkında suç uydurup soruşturma başlatılması adaletle, hukukla, vicdanla izah edilemez.” diyen Dumanlı, ‘Parti devleti’ olarak tanımladığı hükümetin, Ergenekon sanıklarına danışarak FBI ve diğer yurtdışı güvenlik birimlerinin Gülen Cemaati hakkında hazırladığı rapor ve çalışmaları da, başlatılacak soruşturmaya dayanak olarak kullanacağını savundu.
Dumanlı’ya göre, hazırlıkları süren soruşturma kapsamında, Gülen Cemaati lideri Fethullah Gülen’in ajanlıkla suçlanmasını sağlayacak sağlayacak belgeler de hazırlanıyor.
Bu sistem kulağa hiç de yabancı gelmiyor!
Dumanlı, Cemaat’e yönelik soruşturmanın ‘hukuk devleti’ ilkelerine aykırı bir yöntemle yürütüldüğü iddiasını şu cümlelerle açıklıyor: “Hukuk devletinde önce somut delil bulunur, sonra suçlama yapılır ve suç sabit oluncaya kadar da insanlar masumdur. Parti devletinde sistem şöyle işler: Önce hayalî suçlamalar yapılır; sonra işgüzar yetkililer o iddiaların içini doldurmak için suç ve suçlu uydurur. Şimdi Türkiye’de bu süreç yaşanıyor…”
Oysa Dumanlı’nın anlattığı bu sistem, aslında hiç de yabancı olmadığımız, örneklerine Türkiye’nin son on yılında görülen, ‘Silivri’ merkezli birçok büyük davadan aşina olduğumuz yöntemleri hatırlatıyor.
‘Gizli tanık’ ifadeleriyle, ‘sehven’ eklenen numaralarla, sahte olup olmadığı halen tartışılmaya devam eden delilleriyle, Ergenekon, Balyoz, KCK, Oda TV, Devrimci Karargah gibi birçok davada, Dumanlı’nın ‘hukuk devleti’ne aykırı olarak nitelediği yöntemler kullanılırken, kendisinin ve gazetesinin bu konuda neden suskun kalmayı tercih ettiği ise ayrı bir tartışma konusu.