Darbe girişimini değerlendiren Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Gülen Cemaati’ni şu sözlerle anlattı: “50 yıl boyunca hazırlanmış bir yapıyı hiçbirimiz bilmiyorduk. Bize bakan cephesinde kibar bir yüz var. Siyah çocuklar geliyor, İstiklal Marşı okuyorlar, hepimiz hüngür hüngür ağlamaya başlıyoruz.”

Fotoğraf: DHA (Arşiv)
15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından ilk özeleştiri Erdoğan’dan gelmişti. Erdoğan af dilemişti: “Bakın 20 sene önce söylenseydi, 15 sene, 10 sene, üç dört yıl öncesine kadar bile ben inanın bu kadarını düşünmüyordum. Ama ne yazık ki ciddi manada yanılgıya düşmüşüz. Allah bizi affetsin.”
Eski Genelkurmay Başkanı Özel ise, Cemaat’in TSK içerisindeki örgütlenmesi için “Bu olaydan sonra yüreğim yanıyor. Ömrüm oldukça da yanacak. Ben bundan sonra böyle bir yürekle yaşayacağım” demişti. Özel, Ergenekon ve Balyoz davalarında mağdur olan askerler için de “Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım sızlıyor” diye konuşmuştu.
Cemaat ile ilgili diğer bir itirafsa Meclis eski başkanı Çiçek’ten gelmişti:“Bu yapı, 70’lı yıllardan beri var olan bir yapı. Bunların bu noktaya gelmesinde hepimizin günahı, vebali var. Belki benim vebalim yüzde 90, başkasının yüzde 5, yüzde 1; ama yüzde 1 bile zehirlemek için yeterlidir unutmayın.”
Son olarak AKP kurucularından Karabük milletvekili Mehmet Ali Şahin, Fethullah Gülen ve Gülen Cemaati için “İçimizde, koynumuzda yılan beslemişiz. Kuzu postuna bürünmüş kurtmuş. Sonradan fark ettik bunu” demişti.
‘Arkasında vahşi bir yapı ve son güne hazırlık varmış’
Samsun’da Tarihi Kentler Birliği toplantısında konuşan Özhaseki, Gülen Cemaati’nin 50 yıldır kendini saklandığını ve bunu dini alet ederek kullandığını söyledi.
Özhaseki şöyle devam etti: “Bu insanlar 40-50 yıldır kendilerini saklamışlar. Böyle bir saklanma, gizlenme herhalde dünya tarihinde çok azdır. 40-50 yıl boyunca hazırlanmış bir yapıyı hiçbirimiz bilmiyorduk. Bize bakan cephesinde, kibar bir yüz var. Çevremizde vardır bu insanlardan, nezaketli bir insan, güler yüzlü. Tüm dünyanın 170 yerinde Türk okulları açıyor. Orada Türk bayrağı var. Atatürk var ve İstiklal Marşı okutuyorlar. Siyah çocuklar geliyor, İstiklal Marşı okuyorlar, hepimiz hüngür hüngür ağlamaya başlıyoruz. Duygulanıyoruz ve ‘Hizmet ediyoruz’ diyorlar. Herkes çocuklarını teslim ediyor. Zenginler paralarını vermeye başlıyorlar. Okullar ve yurtlar yaptırmaya başlıyorlar. Bunun arka tarafında vahşi bir yapı ve son güne hazırlık varmış. İşin en acı tarafı da yüce dinimizi buna alet ederek yaptıkları bir ortam varmış.”