ZEYNEP KARAARSLAN BAŞARAN
@zeynepbasaran
Hele ki yaratıcı endüstrilerde çalışan eşiniz dostunuz varsa, şu sıralar sosyal medyanızda Midjourney ile yapılmış avatarlar kol geziyor olmalı.
Midjourney, kendisini düşüncenin yeni mecralarını keşfetmeye çalışan ve insan ırkının yaratıcı gücünü genişletmeyi amaçlayan bağımsız bir araştırma laboratuvarı olarak tanımlıyor. Belirtilen tariflere göre görseller üretebiliyor. Geçenlerde Twitter’da Emre Taş adlı kullanıcının Sultan 3. Murad’ın şeyhine yazdığı rüya tabirlerinden Midjourney ile yarattığı görselleri gördüm. Hakikaten görsel dünyada yapay zeka rüzgarı, yeni çığırlar açacak belli ki.

Resimle, ressamlarla ilgili kitapları severim. Ressam Abidin Dino’nun Fikret Mualla hakkında yazdığı ‘Gören Göz İçin Fikret Mualla’ kitabını ise çok severim. Hem ressam, hem yazar olan Abidin Dino bir yandan Fikret Mualla’nın sıra dışı yaşamını, bir yandan da resimlerini anlatır. Kitabın içi Mualla’nın çizim ve resimleriyle doludur; kapağında Abidin Dino’nun yaptığı Fikret Mualla çizimi çarpıcıdır. Hep bu kitap bir film olsa diye düşünmüşümdür. Hatta “hadi” diyerek arkadaşlarıma hediye etmişliğim de var.
Metis’in Murathan Mungan’ın seçtiklerinden oluşan tematik öykü serilerinden biri de ‘Ressamın İkinci Sözleşmesi.’ Burada Mungan kendini amatör bir resimsever olarak tanımlar ve kitabı da ‘sevdiği, seçtiği parçaları yeni bir toplamda bir araya getirerek bunlarla yeni bir galeri oluşturma arzusu, ve bu parçaları, bu galerinin kendi özel ışığında yeniden görme ve okutma isteğiyle kurduğu edebiyat içi bir oyun‘ olarak sunar. O. Henry, Borges, Calvino, Balzac ve Dahl, daha kimler kimler…Bu oyuna kim katılmak istemez? Bir de ‘Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi’ var. Hep okumak isteyip de henüz okuyamadığım yazarlardan Murat Gülsoy’un bu son kitabı, edebiyat ve resmin kesişimi açısından ilginç duruyor ve uzayıp giden okuma listemde çoktan yerini aldı.
Resim yapan yazarları da unutmayalım: Jack Kerouac, Henry Miller, Charles Bukowski, hepsi resim yaparmış. Orhan Pamuk için de yazar ve ressam demek yanlış olmaz. Şöyle diyor Pamuk: “7-22 yaşlarım arasında ressam olacağımı sandım. 22 yaşında içimdeki ressamı öldürdüm ve roman yazmaya başladım. 2008 yılında bir dükkâna girip iki büyük torba dolusu kalem boya fırça alıp küçük resim defterlerine korku ve zevkle resmetmeye başladım. Evet içimdeki ressam ölmemişti. Ama korkular içindeydi ve çok çekingendi. Yaptığım resimleri kimse görmesin diye defterlere yapıyordum. Hatta biraz suçluluk duyuyordum: Demek ki kelimelerin yetersiz olduğunu düşünüyordum. O zaman niye yazıyordum? Bu huzursuzluklar hızımı kesmiyordu. Resmetmeye çok hevesliydim ve her yere gene resmediyordum.” Pamuk’un ‘Uzak Dağlar ve Hatıralar’ kitabında, notları ve resimleri bir araya geliyor.

Yazarların resme ilgisi olduğu gibi, görsel sanatçıların da yazarlara ilgisi var. Çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Ali Kazma’nın iki video eseri, ‘A House of Ink ve Sentimental’, Orhan Pamuk’u gözlemlemeye dayanıyor. Bu iki eser yakın zamana dek Monaco’da Nouveau Musée National de Monaco’nun bir parçası olan Villa Sauber’de izlenebiliyordu.
Yapay zeka, dili kullanarak, dil bazlı yönlendirmelerle, görsel üretiyor. Yani istenen görsel ne kadar berrak, detaylı tarif edilirse, o kadar güzel, çarpıcı resimler çıkıyor. Dili iyi bilmenin ve iyi kullanmanın yapay zekada dahi gerekliliği, okumayı, yazmayı, kitapları her şeyden çok sevenler için bir nevi teselli armağanı. Bakalım yapay zekanın görsel sanatlara nasıl bir etkisi olacak.
Bu yazıda bahsi geçen kitaplar:
Gören Göz İçin Fikret Mualla, Abidin Dino
Ressamın İkinci Sözleşmesi, Murathan Mungan’ın seçtikleriyle
Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi, Murat Gülsoy
Uzak Dağlar ve Hatıralar, Orhan Pamuk