Bu kısa süreç içinde iki olay oldu.
İlki Kavala’nın avukatları yeniden yargılama için başvurdu.
İkincisi ise cumhurbaşkanının mahkeme kararlarını herkes benimsemeyebilir, biçiminde sözleriydi (benzer açıklamasını okudum ama aradım metni bulamadım).
Bu konuda bir yemek pişiriliyor, izlenimi var.
Fakat böyle bir gelişme cumhurbaşkanının yasakçı, ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı politikalarından vazgeçeceği anlamına gelmez. Erdoğan’ın anlayışı demokratik eğilimlere kapalıdır.
Meclis’e sevk ettikleri 9. yargı paketi, ülkede ifade özgürlüğü konusunda yurttaşlara karşı adeta yeni bir “sürek avı” veya cadı kazanı ateşlemek istediklerinin kanıtıdır.
Özellikle paketteki belirsiz, bir “etki ajanı” kavramıyla.
Allah Allah, hükümetin neredeyse her tür icraatına yönelebilecek eleştiriler, yapılacak açıklamalar, yabancı ülkelere; ülkeyi, devleti, iktidarı jurnal etme kapsamına sokulabilecek ve ağır cezalara konu edilebilecek.
Saray bir yandan da ülkeyi bir suskunluk cehennemine dönüştürmek için var gücüyle çalışıyor.
Bu yasa tasarısı kanunlaşırsa, valla bir Kavala dışarı çıkar belki ama binlerce Kavala da içeri tıkılır.
Biliyorsunuz Abdülhamitçilikten sirayet. Yıldız ve burun (sarayı ve burnu) sözcüklerini dile getirmek veya bunlarla cümleler kurmak geniş hafiye ağının derhal harekete geçmesini sağlardı.