LEVENT GÜLTEKİN
acikcenk@gmail.com
@acikcenk
Yazının sonunda soracağım soruları başta sorayım.
Sizce ülkenin bu girdaptan çıkabilmesi için öncelikle hangisinin değişmesi gerekiyor; iktidarın mı yoksa muhalefetin mi? Ülkenin gidişatından endişe duyanlar olarak eleştirilerimizi, itirazlarımızı, öfkemizi daha çok hangisine yöneltmeliyiz?
Yıllardır iktidarı kıyasıya eleştiriyoruz.
Yolsuzluk iddialarını, akıl almaz bir inat yüzünden ekonominin yıkıma sürüklenmesini, vicdanları sızlatan adaletsizlikleri, demokrasinin tahrip edilmesini, liyakatin devre dışı bırakılmasını, laikliğin fiiliyatta ortadan kaldırılmasını, inancın toplumsal hayatı dizayn eden bir faktöre dönüştürülmesini, çevre katliamlarını ve tüm bunların sonunda ülkenin aldığı ağır tahribatı…
Nerede hata yapıyoruz?
Tüm bunları bıkmadan, usanmadan yıllardır anlatıp duruyoruz.
Bu minvalde binlerce yazı yazıldı, on binlerce konuşma yapıldı, sosyal medyada milyonlarca mesaj atıldı.
Fakat buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan 2014 seçimlerini de yüzde 52 ile kazanmıştı, onca olumsuzluğa rağmen 2023 seçimlerini de yine yüzde 52 ile kazandı.
Yani her ne yapıldıysa her ne söylendiyse hangi çaba verildiyse bir arpa boyu yol alınamadı.
Bu durumda durup biraz düşünmek gerekmiyor mu?
Nerede hata yapıyoruz?
Eleştirilerimiz, itirazlarımız niçin karşılık bulmuyor?
Yaşadığımız endişeye toplumun iktidar kesimini niçin ortak edemiyoruz?
Ya da nerede yanlış yapıyoruz ki yaptığımız her şey etkisiz kalıyor?
“Ne yapalım, bu halk anlamıyor” demek başarısızlığa bahane üretmektir.
Çünkü son seçimden sonra kimi muhaliflerin bile “Bu muhalefet iyi ki de seçimi kazanamamış” dediği, dahası muhalefete oy isteyen insanların ikna ettikleri kimselerden özür dileme yarışına girdiği bir durumda “Gerçekleri göremiyorlar”, “Bizi duymuyorlar‘ diyerek suçu AK Parti seçmenine atmak anlamsızlaşıyor.
Kimi muhaliflerin bile “İyi ki kazanmamışız” dediği bir durumda AK Parti seçmenine kim, ne diyebilir ki?
Sizin bile oy vermekten pişman olduğunuz insanlara AK Partililer niçin oy versin?
Ne değişmeli?
Kabul edelim ki ortada ülke yönetimine talip, yönetme kabiliyeti olan, ülkeyi mevcut iktidardan daha iyi bir noktaya taşıyacağına inandığımız bir muhalefet yok.
Gerçek bir muhalefet olmadan ne yaparsak yapalım sonuç almak imkânsız.
10 yıldır girilen her seçimde bu gerçeği defalarca tecrübe etmemize rağmen hâlâ böyle bir sorun yokmuş gibi davranmak bana pek akıllıca gelmiyor.
Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekleme aptallığını terk etmemiz gerekiyor.
Gidişatın değişmesi için öncelikle bu muhalefetin ve mevcut aktörlerin değişmesi gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan daha demokrat, daha özgürlükçü, daha kapsayıcı, liyakate, eşitliğe daha fazla öne veren ve yolsuzluk konusunda ondan daha dürüst bir muhalefet yapısı ortaya çıkmadan gidişatın değişmeyeceğini artık görmemiz gerekiyor.
Tek bir gerekçe sunulabilir mi?
Mesela AK Parti seçmeninin, oylarını Erdoğan’a değil de mevcut muhalefete vermesi için tek bir gerekçe sunabilir misiniz?
Daha mı demokratlar?
Daha mı eşitlikçi ya da özgürlükçüler?
Parti kadrolarında liyakati daha fazla mı uyguluyorlar?
Yolsuzluklar konusunda ondan daha mı hassaslar ve ondan daha dürüst bir siyaset anlayışına mı sahipler?
Laikliği ondan daha mı fazla önemsiyorlar?
Farklı toplum kesimlerine ulaşma konusunda ondan daha mı kapsayıcılar?
Peki hal buyken iktidara yönelttiğimiz eleştirilerle, itirazlarla AK Parti seçmenini tam olarak nereye, kime, neye davet etmiş oluyoruz?
Garantisi var mı?
Diğer taraftan 10 yıldır girdikleri bütün seçimleri akıl almaz ayak oyunlarıyla mevcut iktidara hediye eden muhalefetin bundan sonra da etmeyeceğinin bir garantisi var mı?
Mesela 2018 seçimlerinde son anda fikir değiştirerek ortak adayı engelleyen, 2023 seçimlerinde masada tek bir gün bile Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz etmeyip ekranlardan onu yıpratan, aday belirleme toplantısında masayı terk ederek muhalefetin birlikteliğine büyük gölge düşüren Meral Akşener yerini korumaya devam ediyor.
Bundan sonraki seçimlerde de benzer bir ayak oyunuyla iktidarın işine yarayacak bir adım atmayacağının garantisi var mı?
Hala koltuktalar
Üstelik ne gerçek bir demokrasi derdi var ne özgürlük, eşitlik ne liyakat ne de dürüst bir siyaset.
Ya da 2017 referandumunda mühürsüz oyları sessizce kabul eden, 2018 seçimlerinde son anda “Gel bakalım Muharrem” diyerek Muharrem İnce’yi aday yapıp kazanmaması için elinden gelen her şeyi yapan, 2023 seçimlerinde yüzlerce insanın gidip ‘Aman aday olmayın kazanamazsanız‘ uyarılarını hiçe sayarak adaylığını dayatan, bu da yetmiyormuş gibi son anda ortaklarından gizli, farklı aktörlerle mutabakat metni imzalayarak koltukları pazarlık malzemesi yapan Kemal Kılıçdaroğlu yerini korumaya devam ediyor.
Üstelik seçimden sonra yanına aldıkları isimler ve yaşanan olaylar bize gösterdi ki, ne demokrasi ne liyakat ne de temiz ve dürüst bir siyaset derdi var.
Buna rağmen yerini korumaya devam ediyor.
Veyahut ‘ülkenin kader seçimi’nde aday belirlemeyi vekil sayısı üzerinden at pazarlığına indirgeyen, buna rağmen yerlerini korumaya devam eden altılı masanın diğer aktörlerine mi güveneceğiz?
Üstelik seçimlerin üzerinden yaklaşık üç ay geçmiş olmasına rağmen özeleştiri yapmıyor, hatalardan ders çıkarmıyor, daha etkili bir siyasetin yolunu aramıyor, ekonomideki tahribat insanların canını yakarken ortalıkta bile görünmüyor, yerel seçimleri kaybetme pahasına aynı ayak oyunlarına devam ediyorlar.
Gel de iktidarı eleştir
İktidardan şikayetçi olan muhalif toplum kesimi bu siyasetçilerle mi yoluna devam edecek?
Dünyanın neresinde hangi iktidar iyi bir muhalefet olmadan seçim kaybediyor?
Bu insanlar yerlerini korumaya devam ederken hangi gerekçeyle iktidarı eleştireceğiz, eleştirsek bile iktidara oy veren toplum kesimine tam olarak ne diyeceğiz veyahut ne önereceğiz?
“İktidara yönelttiğimiz eleştirilerin neredeyse hepsi muhalefette de var, bu yüzden muhalefet de pek matah değil ama siz yine de iktidardan uzaklaşın” mı demiş olacağız?
Önceliğimiz
Yani demek istediğim, sahici bir muhalefet olmadan yapılan her şey havanda su dövmektir.
Bu yüzden ülke endişesi taşıyan herkes yüzünü iktidardan önce muhalefete dönmeli.
Bütün eleştirilerini, itirazlarını, öfkelerini muhalefete yöneltmeli.
Çünkü dediğim gibi toplumun yönelebileceği bir muhalefet olmadan iktidarı eleştirmenin bir anlamı da yok karşılığı da.
Eğer ülkemiz için duyduğumuz endişelerden dolayı sonuç almak istiyorsak öncelikle bu muhalefetten kurtulmamız gerekiyor.
Ülke sevgisi böyle bir ortamda particilik yapmakla ya da siyasi aktörlerden birinin fanatik taraftarı olmakla bağdaşmıyor.
Particiliği, taraftarlığı bir tarafa bırakmazsak ağlayan, sızlanan, sürekli iktidarı eleştiren ama toplumun önüne sağlıklı bir alternatif koyamadığı için hiçbir sonuç alamayan, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyen zombilere dönüşeceğiz.