Defalarca vergi indiriminden yararlanan inşaat tekellerinin; yerli türedi zenginlere, olmazsa Katarlı, Suudi petrodolar zenginlerine, havadan para kazananlara satarız diye kentlerin gözde bölgelerine yaptıkları lüks konutlar kentsel arazinin fiyatlarını ateş pahasına yükselttiğinden maaşlarını dolarla almayanlar ne bir konut sahibi olabiliyor ne kiralık ev bulabiliyor. İnşaat sektörü malını satamamaktan şikayetçi, halk barınma sorununu çözememekten.
Kira sorunu ne emlakçıların açgözlülüğünden ne ev sahiplerinin insafsızlığından ne de göç yoğunluğuna bağlı nüfus artışından. Doğrudan doğruya çökme, talan, yağma ekonomisinin bir sonucu. Kamu-özel iş birliği ile yapılmış ‘teminatlı’ yollar-köprüler-hastaneler ve havaalanlarında yaşadığı çakılma halinden, faturayı dolaylı vergilendirme sistemi ile halka keserek çıkarrmaya çalışan inşaat sektörünün büyüme hırsıyla ilgili daha çok. Ancak bu hırs, Merkez Bankasında rezerv sıkıntısı, doların hızlı yükselişi, yüksek enflasyon ve reel ücretlerde düşüşle seyreden krizli ortamın gelgitleriyle sınırlandıkça yeni çıkış yolları aramaya devam ediyor.