Cumhuriyet gazetesi yazarı Nuray Mert, RedHack’in yeniden Doğan medyanın başına getirilen Mehmet Ali Yalçındağ tarafından gönderilip Enerji Bakanı Berat Albayrak’a da iletildiği öne sürülen bazı maillerde geçen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hayran olduğuna ilişkin ifadeye, “Muhalif duruşumu kimseye tartıştırmam” diye yanıt verdi.
Sızdırılan mesajlardan birinde Yalçındağ’ın “Ahmet Hakan, Nuray Mert, Arzu (karısı Arzuhan Yalçındağ’ı kastediyor) ve ben Bodrum’da 12/ağustos cuma akşamı sohbet. Nuray Mert Sayın CB mızın hayranı olmuş, ‘doğru konuşalım olmasaydı mahvolmuştuk’ der. Arzu sorar neden akademisyenler yurt dışında gazete ilanları vermiyorsunuz düşüncelerinizi anlatsanız çok hoş olur. Nuray cevaben çok doğru olur ben bir yoklayayım etrafı der” dediği yer alıyordu.
‘Doğan Medya’ya dönme çabası içinde olduğum iddiaları saçmalık’
Mert bugünkü köşe yazısında, Ahmet Hakan ve Arzuhan Yalçındağ ile yaptığı görüşmenin özel bir anlamı olmadığını ve sıradan bir buluşma olduğunu belirterek, güncel siyaset üzerine konuştuklarını söyledi.
Aydın Doğan ve Doğan ailesinden pek çok isimle arkadaş olduğunu belirten Mert, sosyal medyada bu görüşmelerin amacının Doğan Medya’ya dönme çabası olduğu yolundaki iddiayı ise şöyle yalanladı: “Fırsatı ganimet bilip Doğan Medya’ya dönme çabası içinde olduğum iddiaları saçmalıktan ibarettir. Böyle gayretler içinde olsam, kendi isteğimle diğer gazetelerden ayrılmaz, bu yollara tevessül etsem ailenin damadı üzerinden yol almaya gerek duymazdım. Ayrıca, halihazırda, özgürce fikirlerimi ifade etme imkânı olan Cumhuriyet gazetesinde yazıyor olmaktan son derece memnunum.”
‘Erdoğan’a hayran olsam rahat ederdim’
Yazışmalarda geçen ‘Erdoğan’a hayranlık’ iddiasına da değinen Mert’in yanıtı şu oldu: “Erdoğan’a hayran olsam, bunu doğrudan yazıp çizmekte mahzur görmez, fazladan, bu ülkede rahat ederdim. Erdoğan, siyaseti, partisi ile ilgili görüşlerimi köşe yazılarımda net biçimde ifade ediyorum. Dahası, bu ülkede ‘sivil dikta’ kaygısından, 2009 Kasım ayında Radikal’de yayımlanan ‘Sivil İstibdad’ başlıklı yazımda, ilk bahseden yazar benim. O zamanlar, şimdi baş muhalif olanlar beni çok ağır biçimde eleştiriyor, hatta karalıyor idi. Düşüncelerimi beğenen olur, beğenmeyen olur, son derece tabiidir, ancak muhalif duruşumu kimseye tartıştırmam.”
‘Tavrım AK Parti’ye yakınlaşma diye yorumlanamaz’
Cumhuriyet yazarı, muhalefet anlayışının ak-kara biçiminde olmadığını belirterek, Erdoğan’ın şeytan olarak resmedilmesine karşı çıktığını, AKP ve Erdoğan’ın siyasetine itirazının din ve vicdan özgürlüğü konusundaki görüşlerini etkilemediğini söyledi: “Ancak benim muhalefet anlayışım ak-kara biçiminde değildir, dahası şahıslara husumet beslemem, AK Partisi ve Erdoğan’ın siyasetine, zihniyetine itirazım, öteden beri savunduğum başörtüsü başta din ve vicdan özgürlüğü konularındaki görüşlerimi hiçbir şekilde etkilemez. Bu konular söz konusu olduğunda doksanlı yıllarda ne diyorsam aynı şeyi söylemeye devam ediyorum, bu tavrımın AK Parti’ye yakınlaşmak istemem şeklinde yorumlanması izan eksikliğinden başka bir şey olamaz. Diğer taraftan, gıyabında, Cumhurbaşkanı’ndan ‘Tayyip Bey’ diye söz etmem de Erdoğan’ın adeta bir şeytan olarak resmedilmesine karşı çıkmam da, ‘hayranlık’la alakası olmayan meselelerdir. 12 Ağustos gecesi masamıza uğrayan genç bir arkadaşımıza bu çerçevede yaptığım uyarılar, belli ki Yalçındağ tarafından ‘hayranlık’ olarak özetlenmiş.”
‘Karalama ve spekülasyonların benim açımdan değeri yok’
Gündeme gelen ifadelerin kendisi açısından bir değer taşımadığını kaydeden Mert, “Ancak bu karalamaların, bana karşı hakaret, tehdit ve en son yaşadığım semtte taciz şeklinde meyve verdiği, iktidar ve muhalefet anlayışlarının bazen fazlasıyla kesiştiği bir ülkede yaşadığımızı da belirtmekte fayda var. En başta belirttiğim gibi, kamuoyuna yazı ve sözleri ile fikir beyan edenlerin, kendileri ile ilgili iddialara açıklık getirme sorumluluğu olduğunu düşündüğüm için tüm bunları yazma gereği duydum, yoksa bu konuda yapılan karalama ve spekülasyonların benim açımdan hiçbir değeri yoktur” dedi.