Anneciğin baksana seni kurtarmak için sonunda o canavar adamdan özür dilemek zorunda kalmış. Kendisine “Bir daha burada yürüyüş, spor yapmayacaksın!” diye saldıran manyağa; “Özür dilerim!” demek zorunda kalmış. Zavallı, çaresiz, küçük bir çocuk gibi “Bir daha yapmayacağım. Yürümeyeceğim. Hakkını helal et. Senin istediğin gibi olsun!” demiş.
Şiddet zoruyla söylediği bu sözler annene dayak travmasından şimdi daha ağır geliyor. “En çok da özür dilemek zorunda kaldığı için” acı duyduğunu ifade ediyor.
“Bir daha orada spor yapamayacağım. Bakkala, markete gitmeyeceğim!” diyor.
Böcek gibi ezilmenin bundan açık bir örneği olur mu?
Kurban Bayramı arifesinde şortu yüzünden otobüste uçan tekmeye maruz kalan Ayşegül Terzi gibi tıpkı.
Ayşegül Terzi de o feci olay sonrasında işe tek başına gidemez olmuştu. “Bu olay öncesinde güçlü bir kızdım” diye konuşmuştu: “Ama kendimi artık güçsüz ve silik hissediyorum”.
İşte böyle doğacak sevgili kız bebek!
Hemcinslerinin günden güne güçlerinden, sahip oldukları haklarından bir şeyler yitirdikleri, geri püskürtülerek silikleştirildikleri, yok edildikleri, yaşam haklarının daraltıldığı bir dünyaya gelmeye hazırlanmaktasın.