Nefes gazetesi yazarları, Sözcü’nün ‘Rönesans’ iddiasına yanıt verdi.
Fotoğraflar: X
Nefes’i, Sözcü’de 17 yıl yayın yönetmenliği yapan Metin Yılmaz kurmuş, gazete iddialı isimlerle 19 Aralık’ta yayın hayatına başlamıştı.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan dünkü yazısında Nefes’in ekonomik kaynağıyla ilgili soruların yanıtsız kaldığını belirterek, “Nefes gazetesinin arkasında Tayyipgillerin sevgili ve güvenilir dostu, sarayını bile yapan Rönesans var” iddiasını ortaya atmıştı.
Rönesans Holding iktidara yakınlığıyla biliniyor.
Şirketin sahibi Erman Ilıcak’sa ‘Saray müteahhidi’ olarak adlandırılıyor.
Çölaşan’ın iddiasına Nefes’in Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek ile yazarı Ümit Zileli’den tepki geldi.
‘Büyük haksızlık’
Zeyrek, Nefes’te kaleme aldığı yazısında ‘Rönesans ilanının yedi günlük bir reklam anlaşması olduğunu ve bugün biteceğini’ belirterek, Çölaşan’a serzenişte bulundu:
* Sözcü patronajı rekabet hırsıyla Nefes’e savaş açabilir ve bu savaşta her şeyi mübah görebilir, bunu anlıyorum. Ancak bir gazetecinin, hele hele Emin Ağabey gibi duayen bir gazetecinin böyle bir savaşa alet olarak, kendi meslektaşlarına “Rönesansa çalışıyorsunuz” imasında bulunması, onları okuyucu karşısında küçük düşürmeye çalışması büyük bir haksızlık.
* Sözcü gazetesinde altı yıl çalıştım. Sözcü TV ekranlarında düzenli olarak yer aldım. Çalıştığım süre içinde de elimden gelenin en iyisini yaptım. Ayrılma nedenim ekonomik koşullar ile çalışanlar arasındaki gelir adaletsizliğiydi. Ayrıldıktan sonra üç TV ve bir gazete ile iş görüşmesi yapıp Nefes gazetesinde karar kıldım.
* Gazete yönetiminin ayrıldıktan sonraki davranışlarını, altı yıllık kıdem tazminatımı vermemek için başvurdukları hesap oyunlarını, gazeteden ayrılan ya da atılan meslektaşlarımızın hak ettikleri tazminatları ödememek için yapılanları görünce de “İyi ki ayrılmışım” hissini yaşadım.
‘İşi çirkinleştirmemek gerek’
* Emin ağabey keşke bir ilandan yola çıkarak kesin gibi yazdığı konuyu, Sözcü’de 17 yıl birlikte çalıştığı genel yayın yönetmenimiz Metin Yılmaz’a sorsaydı.
* Emin ağabey yazıyı yazarken keşke hedef aldığı Nefes’in yıllarca birlikte görev yaptığı, yeri geldiğinde dayanıştığı, aynı mahkemede sanık sandalyesine beraber oturduğu meslektaşlarının evine ekmek götürmesine vesile olan yeni bir gazete olduğu gerçeğini aklından çıkarmasaydı.
* Emin ağabey keşke yıllardır kendisiyle aynı safta, aynı gazetede yazıp çizip söyledikleri nedeniyle bedel ödeyen meslektaşlarının Rönesans da dahil hiçbir yere kalemlerini satmayacağı gerçeğini unutmasaydı. Gazetecilikte rekabet iyidir. Ancak rakip gazete ilan alamasın, satılmasın, hatta yaşamasın diye bu şekilde işi çirkinleştirmemek gerek!
‘Yazık’
Çölaşan’a Nefes’in bir diğer bir yazarı Ümit Zileli de ‘Bu yazı sana hiç yakışmadı Emin Abi!’ başlıklı yazısıyla yanıt verdi:
* Gayet doğal, bir gazeteci refleksiyle, merakıyla böyle bir soru tabi ki sorulabilir. Ancak yıllarca birlikte çalıştığın insanları iktidarın oyuncağı olarak lanse etmek ne ahlaka ne de izana sığar.
* Emin abi uzun yıllar birlikte çalıştığı (son dokuz yılında ben de vardım) hatta Sözcü Gazetesi’nin FETÖ’cülük çamuruyla açılan davada birlikte yargılandığı arkadaşlarını, dostlarını, kardeşlerini tanıyamamışsa gerçekten çok yazık çok, tanıyor da patron siparişi üzerine yazıyorsa daha da yazık!