‘FETÖ’nün medya ayağı’na mensup olmakla suçlanan gazeteci Nazlı Ilıcak, “Ben bir Cumhuriyet kadınıyım” dedi. Ilıcak’ın savunmasını tamamlamasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.

Fotoğraf: Dihaber
Altan hakkında ‘cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet isteniyor.
Cumhuriyet’in aktardığına göre, Ilıcak’ın savunmasından satırbaşları şöyle:
– Alaattin Kaya’nın bizimle Fethullah Gülen arasında bağlantıyı sağladığı iddia ediliyor. Ama benim Kaya ile HTS kaydım yok. Savcı Özgür Bugün gazetesinde çalıştığımı iddia ediyor. Oysa ben kayyum tarafından Bugün’den çıkarılan çalışanların çıkardığı Özgür Düşünce gazetesinde çalıştım. Can Erzincan TV’nin sahibi Recep Aktaş hakkında FETÖ’den bir soruşturma olup olmadığını defalarca sordum. Gazetelere yansıyan böyle bir soruşturma mevcut değil. Nasıl oluyor da, patronuna dokunulmazken, Can Erzincan’da program yapan ben terör örgütünün televizyonunda çalışmakla suçlanıyorum? 2013 Aralık ayında Sabah’taki işime son verilince, hem Bugün, hem Zaman’dan teklif aldım. Tereddüt etmeden Bugün’ü tercih ettim. Bugün işadamı Akın İpek’e aitti. İpek hakkında da o tarihte bir soruşturma yoktu. Sonra çalıştığım Özgür Düşünce gazetesi ve Can Erzincan kanalının FETÖ ile ilgisi yoktu.
– Ben eğer, tarihçi Kadir Mısırlıoğlu olsaydım, bana yönelik anayasal rejimi değiştirme iddiasında bir haklılık payı bulunabilirdi. Lakin ‘Demokrasiye geçtikten sonra bizim İslâmi varlığımızı küp gibi devirdiler’ diyen ben değilim. Ben hiçbir zaman Cumhuriyet rejimini, ‘100 yıllık parantez’ ya da ‘reklam arası’ gibi de görmedim. Ben bir Cumhuriyet kadınıyım ve laik Cumhuriyet’in imkânlarından yararlanarak bugünkü konumuma geldim.
– Esas hakkındaki mütalaada Can Erzincan’daki programda benim sarf ettiğim hiçbir cümleye atıfta bulunulmuyor. Sadece, programın tanıtımı amacıyla attığım ‘Ahmet Altan’ı dinliyorum gözlerim kapalı’ tweeti, darbenin somut delili olarak sunuluyor. Ahmet Altan programda EMASYA protokolünün tehlikelerine dikkat çekti, ben de bunu normal karşıladım. ‘İşler kötü gidiyor, darbe yapılmalı’ demedi ki!..
– (Zekeriya Öz röportajıyla ilgili) Zekeriya Öz o dönemde terör örgütü üyesi değil. Terör örgütü üyeliği ile suçlansa, elini kolunu sallayarak serbestçe dolaşabilir miydi? Aynı tarihte BBC de Zekeriya Öz ile röportaj yaptı. BBC’de mi bu röportajda onu aklamaya çalıştı? Benim Gülen cemaatinin kriminal yüzünü 15 Temmuz’a kadar görmemiş olmam, onların amacı doğrultusunda suç işlediğim anlamına gelmez. Benim yazılarım, konuşma ve tweetlerim hiçbir şekilde FETÖ’nün amacına hizmet etmiyor. Ne onların devlet kadrolarına sızmasını teşvik ettim, ne cemaat diktatörlüğünü savundum. Mütalaada, Fuat Avni, Son Vesayet, Kaç Saat Oldu, Simge Ekici tweetlerini paylaşmış olmak da, aleyhimdeki deliller arasında yer alıyor. Tweet paylaşmak kuvvetli suç şüphesine somut delil sayılacaksa, cezaevleri dolup taşar.
– Her şey bir kumpastan ibaret değil. Davaların sulandırılması, adil yargılama yapılmaması başka, her şeyi bir kumpastan ibaret gibi gösterme çabaları başka. Kendini gizleyen, takiyye yapan bir örgütü, benim gibi dini cemaatlerle ilgi ve irtibatı bulunmayan birinin ‘terör örgütü’ olarak teşhis etmesi mümkün değil. Bir teşhis hatam olabilir ama darbe, benim bu teşhis hatamın sonucu değildir.”
Ilıcak’ın savunmasını tamamlamasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.