Yargılamanın neticesini beklemek elbette hukuki sorumluluk gereğidir ancak kim ki bu olayın konuşulmasının dine zarar vereceğini düşünüyorsa yanılıyor zira olup bitenin dinle, imanla alakası yoktur. Olayı dini müdafaa eksenine oturtarak rezaleti görmezden gelmenin veya kılıf uydurmanın dinde de insanlıkta da yeri yoktur. Bu ve benzeri bütün vakalarda yaşanan tecrübeyle sabittir ki örtbas etmek, görmezden gelmek, üzerine gitmemek veya meseleyi insani boyuttan çıkarıp ideolojik pozisyon almak her defasında dini bu işe alet edenlere yaramış ve bu himaye düzeni onları başka rezaletler için cesaretlendirmiştir. Çok yakın geçmişte yaşanan yüz kızartıcı istismar olaylarında gösterilmeyen tepkinin yol açtığı sonuçları kimse görmezden gelmesin. Bunlar insanlık dramı ve toplumsal travma halleridir. Kendi kendini yetkilendirerek meseleye din adına bakan “din muhafızları”nın bu olaylarda yetkisi ve otoritesi yoktur. Dinin ve dindar yaşayışın üzerine titreyecek olanlar bunu iş işten geçmeden, zamanında ve dini yanlışa alet edenlere karşı yapmalıydılar.
Mustafa Karaalioğlu’nun yazısı