Meğer iktidarı 12 yıldır elinde tutanlar dinleme mağduruymuş.
Başbakan’dan İçişleri Bakanı’na, MİT Müsteşarı’ndan PKK görüşmelerinin siyasi sorumlusu danışmanlara dek herkesi dinlemiş ‘paralel yapı’, hem de devlete ait cihazlarla.
Herhangi bir ülkede iktidarı tek başına elinde tutan bir iktidarın güvenlik yapısında neler olup bittiğinden, hatta kendi aleyhine işler yaptığından bu kadar habersiz, bu kadar ilgisiz olabilmesi mümkün mü? İşte, mümkünmüş.
Toplumun geniş kesimlerinde telefon dinlemelerin kötü bir şey olduğunun söylenmesi için, demek ki işin ucunun iktidara değmesini beklemek gerekiyormuş.
MİT yasasında da öyle değil mi? Ne zaman Suriye sınırında MİT’çilerle jandarma ve savcılar kameralar huzurunda karşı karşıya geldi, o zaman çanak çömlek patladı. Devletin asli kuralı işliyordu çünkü: Anayasa yasaya, yasa yönetmeliğe üstündü.
Emniyet ve jandarma yasaya göre ama MİT’çiler gizli yönetmeliklerine göre hareket ediyorlardı.
Hükümet MİT’in devlet güvenlik yapısı bünyesinde otoritesini sağlamak için gizli yönetmeliklerini yasa haline getirdi. MİT yasasının TİB, İnternet ve HSYK yasaları ardından gelmesi de tesadüf değildir; hepsi aynı eylem planının parçasıdır. Son zamanların en basma kalıp ifadesiyle ‘zamanlama manidardır.’