Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Selçuk Bayraktar’ın ‘tekno-milliyetçi’ bir inş sürecinin içinde olduğundan bahsetmiştim. Bu inşa sürecinin hızlandığını bir noktaya doğru evrildiğini görüyorum. Erdoğan’ın ‘seküler-muhafazakâr’ kutuplaştırmasına karşı, Bayraktar ‘dindarları dışlamayan’ (konuşmalarında yoğun olmasa da dini referanslar kullanıyor aynı zamanda İbni Haldun’dan, Cezeri’den Takuyiddin’den bahsediyor) bir tekno-milliyetçi çizgi izliyor. Türkiye’nin ‘askeri alanda yarattığı güvenlik alanından hoşlanan seküler’ kesimlere de dokunabiliyor.
Erdoğan’ın ve onun kişiliğinde eriyen AKP’nin özellikle gençlerde kaybettiği güven ‘yeni hikâyeyi yazma konusundaki başarısızlık, toplumsal ve sınıfsal temelli yeni siyasi çıkış için ‘MIT mezunu ama bu toprakların çocuğu’ imajı karşılık bulabilir.
Türkiye’de MHP lideri Bahçeli’nin başlattığı yeni Kürt barışı sürecine ‘yine kandıracaklar, sadece Anayasa için’ diye bakan kibirle, iktidarın demokrasi olmadan ‘barış ve adaleti tesis edemeyeceğini bile bile alkış tutanlar’ arasından daha açık-özgür bir tartışmaya ihtiyaç duyduğu günlerden geçiliyor. Muhalefetin özellikle CHP’nin alacağı tavır-duruş dengelerin yerine oturması açısından önemli olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için CHP’de ismi geçenler arasında İmamoğlu ve Yavaş anketlerde Erdoğan’a karşı önde çıkıyor. Daha zaman olsa da Cumhur İttifakı’nın adayının Erdoğan olacağı kesin gibi ama bence Selçuk Bayraktar yakında siyaseten daha aktif bir alanda olacak.