Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği’ne üye olabilmek için seneler önce yaptığımız başvuruyu dün belki bilmemkaçyüzüncü defa yeniden tartışacaktı…
Tartışmanın sebebi mâlûm, Türkiye’nin üyelik görüşmeleri askıya alınsın mı, alınmasın mı!
“Seni belki aramıza alırız ama henüz vakit erken” bahanesi ile her işimize burnunu sokan Avrupa’nın bu küçültücü, üstelik de gittikçe hakaretâmiz hal alan tavrı elli küsur seneden buyana hiç değişmiyor, aynen devam ediyor!
Vaziyet, şimdi artık maalesef küçük düşürücü bir hal almıştır. Bir yandan “Sıra gelmedi, bekleeee!” diyen ama ilkokulda mendil ve tırnak muayenesi yapar gibi herşeyimizi teftişe kalkışıp her işimize müdahale eden bir Avrupa Birliği ve üyelik anlaşmaları uyarınca sıkıntıya girdiğimiz anda askerî destek sağlamakla yükümlü olduğu halde her defasında mırın kırın eden, uğradığımız bütün tehditlere rağmen bizi tek başımıza bırakan bir NATO…
Dolayısı ile bu birkaç asırlık Batılılaşma hayalimizi şimdi ciddî şekilde değerlendirmemizin zamanıdır. Avrupa yerine Şanghay Beşlisi’ne mi veya başka bir gruba mı dahil olmaya çalışırız yoksa yolumuza güçlenerek tek başımıza mı devam ederiz, tartışılır; ama Avrupa Birliği’nin son tavrının artık hakikaten kanımıza dokunur hâle geldiğini farkedelim!