
H. AYHAN TİNİN
Sanat da var / Tiyatro
insanatinart@gmail.com
Aşk, tutku ve ölümün aynı çizgide buluştuğu yeri, en iyi yazan isimlerden biri William Shakespeare’dir.
Belki şöyle demek daha doğru; yalnız olumsuz duyguların değil, iyi diyebileceğimiz duyguların da ölçüsünü kaybettiği zaman ne kadar yıkıcı olabileceğini yazmıştır, hümanizmin bu büyük kalemi…
Kahramanları ölçülerini ve dengelerini aynı zamanda kaybederler. Sonra Shakespeare adeta bütün çıkış yollarını kapatarak, mahvolmaya sürükler kahramanlarını… O’nun tiyatro eserlerindeki büyüye kendinizi kaptırmadan metnin içine girdiğinizde, nasıl kadar güçlü bir nedensellik içinde olduğuna tanık olursunuz. Ömürlerini zaaflarına adayan bu oyun kahramanları bize, dünyanın ne büyük bir sahne olduğunu anlatır.
Yapıtları dünya tiyatrosu, sineması ve neredeyse bütün bir hikâye dünyası için, bitmez tükenmez bir kaynaktır.
Kimi zaman yaşadığı tartışılsa bile, antik taşlar gibi inkâr edilmez şekilde varlıklarını sürdürürler.
Ya bir gün yazamazsa Shakespeare?
Ya kelimelerini kaybederse?
Christopher Marlow’un da söylediği kadar, yetersizse aslında yaratıcılığı?
Bu üniversite bile bitirmemiş yazarın yaşadığının bile tartışmalı olduğu spekülasyonunun sahiplerinin dediği gibi…
‘Aşık Shakespeare‘ gösterisi, tam da böyle bir anı kurguluyor Shakespeare’in yaşamında…
Uraz Kaygılaroğlu ve Nezaket Erden’in başrollerini oynadığı, Serdar Biliş’in yönettiği ‘Aşık Shakespeare‘ sezonun son oyunuyla sahneye ara verdi.
Son galada yerimi alırken, filmden sonra bir hayal kırıklığı yaşayıp yaşamayacağımı merak ediyordum.

Bir merakım da Es Es dizisiyle zamanında gönlüme taht kuran Uraz Kaygılaroğlu’nun tiyatro sahnesinde nasıl bir performans sergileyeceğiydi.
Her iki meselenin de yanıtı net! Serdar Biliş’in mükemmel yönetimiyle sahnede büyüyen eserde Uraz Kaygılarıoğlu da “Gösteri sanatlarının olduğu yerde ben varım” diyordu.
Nezaket Erden’i konuşmaya gerek var mı? Bu yıl iki kez izledim fakat her mecrada o kadar çok yer aldı ki artık hakkında yazacak övgü cümlesi kalmadığı için; ben yazamadım!

Fakat Çolpan İlhan&Sadri Alışık tiyatrosunun bu muhteşem prodüksiyonunda bir isim daha var: Şebnem Dönmez! Kraliçe ve Dadı rolleriyle seyirciyi en hassas yerinden yakalıyor. Bu oyunla ödül aldı mı ya da aday oldu mu? Şu an bilemiyorum! Ama olmalı mutlaka…
Böylesine kalabalık ve büyük bir kareografinin olduğu yapıtın içinde; oturarak, ekonomik, fakat büyük bir oyun sergileme becerisi, ancak büyük oyuncu olmakla mümkün. Şebnem Dönmez uzun süreli bir alkışı hak ediyor.
Tuluğ Tırpan’ın besteleri, Gülin Kılıçay’ın şarkı sözleri, Beyhan Muphy’nin kareografisi ve Cem Yılmazer’in ışığı ‘Aşık Shakespeare‘i sahne üzerinde büyütüyor.
Uraz Kaygılaroğlu’nun metindeki komediyi, neredeyse hiçbir şakayı kaybetmeden seyirciye iletmesi de zamanlamasıyla oyunculuğun er meydanı tiyatroda oyuncu olarak anılmayı hak ettiğinin bir göstergesiydi.
Oyun aynı zamanda; dönemin İngiltere’sinin bağnaz ve kadınları ikinci sınıf gören sosyolojik yapısına güçlü bir eleştiri getirirken; seyirciye aynı İngiltere’nin bugünkü sosyal yapısına nasıl ulaştığını düşünmesi gerektiğini anımsatıyordu.
Kısaca sezona ara veren ‘Aşık Shakespeare‘i bundan sonra ilk nerede bulursanız mutlaka seyredin.
Oyunu izlediğimiz Zorlu Performans Sanatları Merkezi benzerlerinden ayrışan bütün özellikleriyle, ülkemizde alanında çok farklı bir basamakta durduğunu gösteriyor. Keşke daha çok rakibi olsa da biz sanatseverler bu zenginliğin keyfini sürebilsek…
‘Aşık Shakespeare‘ ile ben de bu köşeye sezon arası veriyorum.
Yaz geliyor…
Biraz uzaklara giderek kitaplara, müziğe, yazmaya ve izlemeye zaman ayıracağım.
Bu kış teknik bir kitap tamamlandı. Haziranda Beyaz Yayınları’ından raflarda yerini alacak.
Durmaksızın kendini yazmaya zorlayan bir oyun var sırada, sekiz bölüm aşk/macera dizisi aynı biçimde zihnimin kapılarında bekliyor…
Ancak mailler ile ulaşan haberlere bakılırsa bu yaz, değişen belediyelerle birlikte yaz sanat etkinlikleri artacak gibi… Belki zaman zaman tekrar buluşuruz.
Sanat çağırırsa gideceğiz çaresi yok!
Bu köşede tekrar buluşana kadar, serin bir yaz dileğiyle…