• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Muhtelif hassasiyetlerin toprağı

07/03/2019 22:47

MURAT SEVİNÇ

TV5 adlı bir kanal varmış. SP’ye (Saadet Partisi) yakınmış. Çağlar Cilara ismindeki televizyoncu, programına Beyoğlu belediye başkan adayı Alper Taş’ı davet etmiş. Alper Taş, LGBT bireylerin sorunlarının takipçisi olacağını ve onların da ‘insanca yaşaması için’ çaba harcayacağını belirtmiş. Bunun üzerine, ‘sosyal’ ve ‘asosyal’ medyada CHP ile LGBT ilişkisi üzerine, düzeyi tahmin edilebilir propaganda başlayınca kanal yönetimi bir açıklama yayınlayarak programı yayından kaldırmış.

Kanal, açıklamasında başlarına gelenin bir ‘algı operasyonu’ (son yıllarda Türkçe’ye ‘kazandırılan’ en saçma ifadelerden biri bu!) olduğunun altını çizip buna izin vermeyeceklerini duyurduktan sonra, metni şöyle bitirmiş:


“TV5 bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da toplumsal hassasiyetleri ve ahlaki değerlerimizi önceleyerek yayınlarını kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir.”  

Bir kanal, istediği programı beğendiğine yaptırır, istemediği insanı istihdam etmez vs. İşin bu kısmı kanal yöneticisi ve seyredeni dışında hiç kimseyi ilgilendirmez herhalde. Fakat ‘toplumsal hassasiyet’ ve ‘ahlaki değerlerimiz’ vurgularını görmezden gelmek mümkün değil. ‘Çoğul’ tercih edildiğine göre, ben de, bu satırları okuyan sizler de sözü edilen kapsamdayız demektir. Açıklama, ortada bir ‘toplum’ olduğu varsayımını ileri sürüp bu yetmezmiş gibi o ‘toplum’un hassasiyetleri bulunduğunu iddia ediyor.

Öncelikle, her ne kadar yazmaya gerek olmayacak kadar açık olsa da, tüm ilke ve değerlerin ‘koşullar’ın ürünü olduğunu ve bir toplumdaki baskın değerlerin egemen sınıfın değerleri olduğu gerçeğini bir kez hatırlatmakta yarar var. Ancak bu yazı ‘nedenler’le değil, önümüzde hazır bulduklarımızla ilgili!

Toplum numarası yapan Türkiye kalabalığının bazı ortak değerleri ve hassasiyetleri var mı hakikaten? Var kuşkusuz. Bu yaşa dek, ‘değerlerimiz’ ve ‘hassasiyetlerimiz’ üzerine iyi kötü fikir sahibi olduğumu zannediyorum.

Örneğin bir siyasetçi çıkıp LGBT, yani farklı cinsel yönelime sahip yurttaş kesiminin insan gibi yaşaması gerektiğini dile getirdiğinde tepki göstermek ve gerekirse o programı yayından kaldırmak. Çünkü farklı cinsel yönelime sahip ‘insanlar’, insan ve yurttaş kabul edilmemeli değerlerimize göre.

Yıllarca derslerde temel haklar ve cinsiyet eşitliği konusu anlatırken, özellikle eşcinsel yurttaşın sorunlarından örnek verdim. Sözcük ağzımdan çıktığı an sınıftaki erkek ortalamasının yüzündeki yılışık gülümsemeyi izledim. Ardından, onlara neden yılışık olduklarını ve yılışıklığın iyi bir şey olmadığını anlattım. Hiç olmazsa benim dersimde bir kez daha saçmalayamadılar ve heteroseksüelliklerinin diğer yönelimler gibi, gurur duymaları gereken bir nitelik olmadığını dinlediler.

Başka? Hangi değer ve hassasiyetlerimiz var sizce? Mesela inkârcılık. En somut tarihsel gerçekleri dahi inkâr etmek. İnkârın doğal ve ayrılmaz parçası riyakârlık. Temel değerlerimizden. Görmezden, bilmezden gelmek. Yok saymak. Bakın şöhretli siyasetçilerimize; üç beş yıl önce söylediklerinin tam tersini dile getiriyorlar. Ne oluyor peki? Hiç bir şey. Olmadı ki, söylemedi ki öyle şeyler! Yooo hayır, duymadık ki! Hassasız biz.

Hiç bir adaletsizliği dert etmemek örneğin? Kendi çıkarına dokunmayan rezilliklere gözünü kapamak. Kaç insan işinden atıldı şu süreçte; aileleriyle birlikte birkaç milyon insanın yaşamı değişti, altüst oldu değil mi? Bizi boş verin. Diyelim ki bilmem ne bankasına para yatırdığı için atıldı beriki. Oysa o bankayı açanlara, reklamını yapanlara hiç bir şey olmadı. Ve hayat kaldığı yerden devam etti. Neden? Çünkü değerlerimiz var bizim. Hassasiyetlerimiz.

Olup bitenin, türlü rezaletlerin tek bir siyasal sorumlusu çıkmadı. Bir kişi bile. Sorun oldu mu? Hayır. Neden peki? E değerlerimiz var ya.

Bu memlekette bazı yurtlarda çocukların ırzına geçilmesi, her gün işçilerin ölmesi, her gün kadınların katledilmesi, her gün yeni bir yolsuzluk iddiasının gündeme gelmesi; araçların camındaki ‘film’ kadar tepki çekmedi, konuşulmadı. Yüzlerce madencinin ölümünü televizyonlarından çekirdek çitleyerek seyreden insanlar, araç cam filminin yasaklanmasına tahammül edemedi, ortalığı birbirine kattı! Neden? Çünkü ahlaki değerlerimiz var bizim. Hassasiyetlerimiz.

İnsanlar haksız yere cezaevinde tutuluyor. Üç beş yıl öncekileri aratır mahiyette aklı almaz iddianameler hazırlanıyor. Hangi ülkede? Daha birkaç ay önce ‘Ergenekon örgütü yokmuş yaaa’ denilen ülkede! Davalar. Tazminatlar. Yargılanan akademisyenler. Barış talep eden yüzlerce akademisyen ‘terörden’ yargılanıyor. Yargılayanlar, birkaç yıl önceki barış sürecinin mimarları! Hiç kimsenin umurunda değil. Balyoz davasını alkışlayanlar, şimdi de akademisyenlerin, Kürt siyasetçilerin, gazetecilerin yargılanmalarını alkışlıyor. Aynı şevkle. Neden? Çünkü ahlaki değerlerimiz var bizim. Hassasız.

Aman ha, zannedilmesin ki hassasiyet nüfusun yalnızca bir kesiminde mevcut. Olur mu hiç öyle, sağımızla solumuzla hassasızdır. Bir gazeteci yüzlerce sayfa Mustafa Kemal biyografisini tek kaynak göstermeden yazar. Değerleri vardır zira. En köklü ‘sol’ gazetenin yönetimi ‘muhbirlik’ faaliyetiyle ele geçirilir, ne gam. İlericiyiz ya, eh daha ne olsun!?

Torpil bulmadan işe girebileceğini düşünen kaç genç vardır sizce memlekette? Kaç yüksek lisans ya da doktora tezi layıkıyla yazılmıştır hassas toprağımızda? Liyakat ilkesi nasıl bu denli kolay berhava edilebildi? Kimler göz yumdu buna? Değerleri olanlar mı? Hassasiyetleri?

Kırmızı ışıkta durmayı dahi kabullenmiş değil henüz ortalama hassas. Her fırsatta vergi kaçıran, imara aykırı yapı çıkan milyonlarca insan. Kuralsızlığın tadını çıkaranlar. Yalnızca kamu görevlileri değil, sıradan yurttaş da ‘cezasızlık kültürü’nün etkisi altında. Kuralsızlık sevgisi de, şiddete eğilim de, vasat fırsatçılıklar da, kazıkçılık da, görgüsüzlük de aynı kaynaklardan besleniyor. Umursamamak. Hiçbir değeri ‘gerçekten’ özümsememek. Neyse ki hassasiyetlerimiz var ama!

Metrobüste sizi iterek boş koltuk kapan ve bunu büyük marifet zanneden sahtekâr, kuyrukta önünüze geçen sahtekâr, dolmuşta müşteriyi fırçalayıp ardından trafik polisine yaltaklanan sahtekâr… Değerleri var bu sahtekârların; hassasiyetleri.

Ne değerlerimiz biter muhterem okur, ne de hassasiyetlerimiz. Yazılsa, sabaha dek yolu var. Bombayla parçalanmış cenazelerin hassasiyeti olanlarca ‘yuhalandığı’, bir milletvekilinin anasının cenazesinin çakallar tarafından ‘mezarından’ çıkarıldığı bir yerde yaşıyoruz. Hâl böyleyken söz konusu TV kanalının, Alper Taş’ın insancıl ve eşitlikçi ifadelerinin yer aldığı programı yayından kaldırması son derece yerinde olmuş.

Zira, insana insan muamelesi yapıp ‘insanca yaşam’ı hedeflemek makbul ‘değerlerimizden biri’ olmadığı gibi, konuya ilişkin herhangi bir ‘yaygın’ hassasiyetimiz de yok çok şükür. Allah eşitlikçi ve insancıl olandan korusun memleketimizi; değer ve hassasiyetlerimize zeval vermesin. Amin!

Yazı önerisi: Avukat Fikret İkiz’in, hâlâ az çok mahcubiyet duygusuna sahip olanlar için kaleme aldığı, ‘Görüntünün soytarıları ve dalkavuklar’ başlıklı yazısını buraya bırakıyorum. Mutlaka okuyunuz.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

HSK'ya beş yeni üye seçildi

Meclis Genel Kurulu’nda Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) beş yeni üye seçildi

Uluslararası Booker Ödülü'nü Hint yazar Banu Mushtaq kazandı

2025 Uluslararası Booker Ödülü’nü Hint yazar Banu Mushtaq ‘Heart Lamp’ kitabıyla kazandı.

CHP'li vekiller HSK üyelerinin seçileceği genel kurulu terk etti

CHP grubu, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) üye seçiminin AKP’li vekillerin ad çekme yöntemi yerine tekrar oylamayı talep etmesinin hukuki olmadığını belirterek seçime katılmadı.

Büyükçekmece açıklarında 4,0 büyüklüğünde deprem

İstanbul’da Büyükçekmece açıklarında 23:36’da deprem oldu. Afet ve Acil Durum Başkanlığı’nın (AFAD) bildirdiğine göre depremin büyüklüğü 4,0.

Mahkeme İmamoğlu'nun diplomasının iptalinin 'ayrıntılı' izahını istedi

İstanbul İdare Mahkemesi, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının hangi açıdan yokluk ve açık hata hali oluşturduğunu üniversitesinin ‘ayrıntılı olarak’ izah etmesini istedi.

Sayılarla dünya çapında kadınların durumu
'Optariko' iddianamesi: Mesele sadece Soros değil arkadaş, hala anlamadın mı?

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 758 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Elif Çakır: 'Allah aşkına neden Türkiye'nin yolsuzluk belası'ndan kurtulması için niye iki çift laf edilmiyor?

Erdal Sağlam: 'Gençlik açısından hiç bu kadar kabus bir dönem yaşanmamıştı' diyebiliriz

Fikret Başkaya: Bizde diplomalılara 'aydın' deniyor…

Mithat Fabian Sözmen: Bir kez daha har vurup harman savrulan bir yaz transfer dönemi izleyeceğiz

Esfender Korkmaz: 2024, Türkiye'de rekor sayıda konkordato başvurusunun yaşandığı bir yıl oldu

Şeref Oğuz: Bodrum'da belediyecilik zor

Nevşin Mengü: Milyonlar harcanan gazeteler okunmuyor, o nedenle kendilerine bir trol ordusu kurmak zorunda kaldılar

Murat Ağırel: Gazetecilere iftiralar atılıyor, itibarsızlaştırma kampanyası büyütülüyor

Özge Güneş: Barınma hakkı ile rant politikaları aynı zeminde ama birbirine zıt yönlerde ilerliyor

Ali Eyüboğlu: Yapay zekanın Eurovision'da üçüncü sıraya yerleştirdiği Avusturya birinci oldu

Murat Belge: Ana muhalefet partisine 'terörist' demenin amacı ne olabilir?

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×