turdao@gmail.com
S&P’nin spekülatif kategorideki Türkiye döviz notunun görünümünü negatife çevirmesinin mali kredibilite açısından doğrudan önemi sınırlı. Ancak değişen görünüm iktidarın otoriterleşen, şahin yönetim tarzının artırdığı siyasi risk priminin ülke kredi riskine nasıl yansıyabileceğinin canlı bir göstergesi.
Daralan küresel finansmanın yarattığı çalkantılar Türkiye’yi ekonomisindeki müzmin hastalıklarla yeniden yüzleştirdi. Kur ve faiz cephesindeki dalgalanmalar değerlendirilirken düşük tasarruf oranı, cari açık ve dış finansmana bağımlı büyüme modelinden sıklıkla dem vuruldu. Zorlaşan kredi koşulları karşısında düşük büyümeyi kabullenmek zorunda kalacağımızı zaten duymaya başladık; önümüzdeki dönemde daha da duyacağız.
Koroya S&P de katıldı
ABD’li derecelendirme kuruluşu S&P de cuma akşamı Türkiye’nin uzun vadeli BB+ seviyesindeki döviz ve ‘BBB’ seviyesindeki yerel para kredi notlarının görünümünü ‘negatife’ çevirerek bu koroya katıldı.
Kredi notu normalde bir ila bir buçuk yıllık dönemlerde beklenen kredi performansı odaklı görüşü yansıtıyor. Görünüm ise söz konusu süre içinde öngörülerde ciddi bir sapma olmazsa kredi notunun nasıl hareket edeceğine dönük bir sinyal. Negatif yerine pozitif deyince artış, durağan deyince de aynı seviyede kalış sinyali vermiş oluyorsunuz.
2009’da sonra olanlar bugünleri hazırladı
S&P küresel krizden bu yana Türkiye riski konusunda muhafazakar bakış açısıyla ayrıştı. 2008 Eylül’ünde yatırım bankası Lehman Brothers’ın iflas ettirilmesini izleyen aylarda kuruluş Türkiye’nin o dönemde ‘BB-‘ olan döviz ve yerel para notlarının görünümünü negatife çevirdi. Türkiye 2009’un birinci çeyreğini yüzde 14.3 seviyesinde, rekor daralmayla kapattı. İzleyen dönemde aynı bugünlerde olduğu gibi şirketlerin dış borçlarını ödeme kapasitesiyle ilgili endişeler artmıştı. Türkiye o dönemdeki piyasa baskısını ilk aşamada mali disiplini, bankacılık sektöründeki güçlü sermaye pozisyonu (dolayısıyla yüksek zarar absorbe etme kapasitesi) ve düşen emtia fiyatlarından olumlu etkilenmesinin yardımıyla atlattı.
İzleyen dönemde gelişmiş ülkelerin para musluklarını açmaya başlamasıyla 2009’un geri kalanı ekonomide güçlü bir toparlanmaya şahitlik etti. İlk şok dalgası gelişmiş ülkelerde hissedildiğinden aslında Türkiye’nin mali ve reel sektöründeki gelişmiş ülke sermaye etkisinin Doğu Avrupa’daki diğer ülkelere göre düşük olması bir avantaj haline gelmişti.
Şişen özgüven
Bu gelişmeler aynı zamanda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın o dönemde sıklıkla yaptığı, “Kriz teğet geçti” değerlendirmesinin arka planını oluşturdu. Sonrasında 2010 ve 2011 yılları ortalama yüzde 9 seviyesindeki büyümeyle geçirildi. Seçim başarıları iktidarın özgüvenini şişirdi.
S&P de bu gelişmeler karşısında önce notların negatif görünümünü kaldırdı. Ardından not artırarak yerel para cinsinden Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyeye ilk çıkaran derecelendirme kuruluşu oldu. Döviz cinsinden kredi notunda ise muhafazakarlığını sürdürdü ve bugüne kadar spekülatif olan BB+ seviyesinde tutmaya devam etti.
Kırılganlığa seyirci kalınca
Hatırlanacağı üzere diğer iki derecelendirme kuruluşundan Fitch, Kasım 2012’de, Moody’s ise Mayıs 2013’te Türkiye’nin döviz ve yerel para cinsinden kredi notlarını BBB kategorisindeki yatırım yapılabilir seviyeye çıkarmış ve görünümleri durağan olarak açıklamıştı.
Bu performansta korunan mali disiplinin ve dayanıklılığı artan bankacılık sisteminin payı vardı. Ancak bollaşan krediyle birlikte sürekli bir risk unsuru olarak gösterilen dış finansman kırılganlığının artmasına seyirci kalındı.
Yapısal reform değil, otoriter yönetim
Diğer taraftan siyasi iktidar artan özgüvenini ekonominin bir gün değişmesi elzem küresel kredi koşullarına karşı dayanıklılığını artıracak yapısal reformlardan ziyade tek taraflı ve otoriter bir yönetim anlayışını pekiştirmekte kullandı. Güvenilir bir yargı sistemi oluşturmak ve kurumsal yapıyı güçlendirmek yerine bu alanlarda yeni sorunlar yaratıldı.
Fatura daha da kabarabilir
Böylece ekonomiyi dönüştürmekte mesafe alınabilecek dört yıl heba edildi. Mevcut siyasi istikrarsızlığa giden yolun da taşları döşenmiş oldu. Bu yolda devam edilirse artan siyasi risk priminin ekonomideki faturası negatife dönen bir kredi notu görünümünden çok daha fazlası olabilir.