Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Türkiye yıllardır evlere şenlik bir asgari ücret politikası yürütüyor. Avrupa Birliği’nin Temmuz 2014 – 2024 dönemine ait asgari ücret istatistikleri bu konuda çok şey söylüyor: 30 yıllık asgari ücret serisinin 2024 Temmuz’u itibarıyla ücret seviyesine bakıldığında Türkiye 568 Euroluk rakamla Avrupa Liginin amatör kümesinde yer alıyor. Öte yandan yıllık ortalama artış oranı söz konusu edildiğinde 3.9’luk puanıyla süper lig takımlarını fazlasıyla andırıyor. Bir başka ifade ile işçisine Sırbistan kadar (568 Euro) asgari ücret verirken, yıllık artışı oranını, işçisine ayda 2146 Euro asgari ücret veren İrlanda seviyesinde tutabiliyor.
Türkiye’nin hem aylık miktarı hem de yıllık artış oranı düşük seyreden asgari ücret politikası,2025 itibarıyla daha da dibe çekilmek isteniyor; bu plan gerçekleşirse, aylık miktarda Arnavutluk, yıllık artış oranında da Lüksemburg olmamız pek mümkün.
Türkiye’yi asgari ücret konusunda kendi coğrafi bölgesinden farklılaştıran bir başka gösterge, asgari ücretlinin ücretli istihdam içindeki payı ile ilgili. AB ülkeleri % 0,8 ila % 15 bandı arasında dağılan oranlara sahip, AB ortalaması ise %7 civarında. DİSK-AR’ın 2024 Asgari Ücret Araştırma Raporunda Türkiye’de asgari ücretlilerin ücretli istihdamdaki payları %50’yi bulmuş durumda. Üstelik resmi verilerde %25’lere ulaştığı söylenen ve çok sayıda geçici sığınmacı işgücü de barındıran kayıt dışı istihdamdaki ortalama ücretin, asgari ücret seviyesinin de altında yer aldığı bilinmektedir. Asgari ücret olgusunun garabeti bunlarla sınırlı değil; asgari ücret, asgari geçim indiriminden işsizlik ödeneğine 13 ayrı kalemin hesaplanmasında da referans ücret konumunda. Dolayısıyla adı minimum olup etkisi maksimum olan bir ücret kalemi ile karşı karşıyayız. Öyle ki sayıları 20 milyonu bulan ücretli/maaşlı/yevmiyeli çalışanların önemli bir bölümü ile 16 milyon emekli ve 5 milyon kadar da ölüm, malullük, işgöremezlik vb aylığı alan nüfusun gözü kulağı Aralık ayında gerçekleşecek asgari ücret tespit komisyonunda olacak. Komisyon toplantı masası, nesnel olarak ulus ölçeğindeki bir toplu pazarlık masasını fazlasıyla andıracak olsa da orada bir “sermaye monoloğu” (kendileri sosyal diyalog derler) yaşanacak.