Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Görünen o ki ana muhalefet partisi tabanı kendi içinde ikiye bölünmüş durumda; bir yanda mevcut yönetimin yetersizliğinden şikâyet eden, mevcut ekonomik krizden canı yanan, yeterli ve etkili muhalefet edilemediğini düşünen, Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkanlığa gelmesini isteyen bir kitle var, diğer yanda mevcut yönetimi destekleyen, bugüne kadar yaşanan her olumsuzluğu Kılıçdaroğlu’na bağlayan bir başka kitle var.
Bu kitleler arasındaki aktüel konu ise olağan üstü kurultayın toplanıp toplanmayacağı tartışması.
Bir taraf harıl harıl imza toplamaya çalışıyor, milletvekillerinin bir kısmı genel başkanları için güven oylaması yapmayı planlıyor, diğer taraf “kimse benden kurultay dilenmesin” havasında…
Bütün bunlar olup biterken bir başka önemli figür İmamoğlu ise bu tartışmaların tamamen dışında, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı sıfatıyla Suriye’ye heyet gönderme çalışmaları yapıyor. Tabii böyle bir girişim, mevcut genel başkanı çileden çıkarıyor. Düne kadar birlikte hareket ettiği İmamoğlu ile artık tamamen farklı bir noktada durduklarını görmek sanırım sinirlerini yıpratıyor ki İBB Başkanına yakın olduğunu düşündüğü parti yöneticilerini kapalı kapılar ardında azarlıyor.
Bunlar oladursun misal kurultay öncesi “Kemal Bey giderse cumhuriyet tehlikeye girer” diyen Yılmaz Büyükerşen gibi isimler, “Kılıçdaroğlu’nun varlığı bile kışkırtıyor” benzeri cümleler kuruyor.