Anlamaları gereken AB üyeliği için Türkiye’nin durup dururken hevesinin kabarmadığı, elindeki İsveç kozunu diğer konuların yanısıra ilişkilere de tahvil etmek istediği, manivelanın onların değil Türkiye’nin elinde olduğu. Prensipte alınan İsveç’in NATO üyeliğini destek kararının Vilnius’ta konuştukları konuları da içeren dört koşula bağlandığı.
Üstelik artık mutat hale dönüşen Kuran yakma eylemleri yüzünden Türkiye’nin de parçası olduğu İslam coğrafyasında İsveç’in nefret öznesi haline dönüştüğünü, pek çok ülkenin diplomatik ve ticari ilişkilerini gözden geçirdiğini de görmeleri gerekiyor. Böylesi bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan AB dedi diye üyelerinin Türkiye ile olan tüm sorunlarını çözebileceklerini hayal etmeleri anlamsız.
AB eğer gerçekten Kıbrıs’ta bir çözüm istiyorsa, Akdeniz daha istikrarlı olsun diye düşünüyorsa, Türkiye ile Yunanistan konuşsun diyorsa gölge etmesin, Türkiye üstünde olmayan siyasi ağırlığını kullanmaya kalkmasın yeter. İlişkilerin buzdolabından çıkartılması, Türkiye’ye olumlu mesajların iletilmesi, onun kendi sorunlarını çözmeye teşvik edilmesi, sonuçta diğer sorunların çözümünü de kolaylaştıracaktır…