Basın ve ifade özgürlüğü üzerinden taraf tutmanın yanlış ve tehlikelerine hepimiz şahit olduk. Bu ülkede Madımak böyle yaşandı, gazeteciler, Hrant Dink böyle bir sürecin sonucunda öldürüldü. Bugün adalet yerini bulmadığı gibi çoğunluğun azınlığın üzerindeki tahakkümü yeni infiallere, huzursuzluklara ve bir ihtimal saldırılara yol açabilir.
Pazartesi günü, Hrant Dink suikastı sekizinci yılını dolduracak. Bir kez daha kol kola girip katillerin ortaya çıkarılıp cezalandırılmasını, nefret söylemine son verilmesini ve farklılıklarımıza rağmen birlikte, barış içinde yaşama isteğimizi yüksek sesle söyleyeceğiz.
Öteki hakkında ne düşünürsek düşünelim, şiddete kucak açan her türlü beyanatı, davranışı reddediyoruz. Meslektaşlarımıza ve mesleğimize ‘ama’sız sahip çıkacağız. Yarın bir başka gazetenin önünde tehdit savrulacak olursa, bulunduğumuz yer ve savunduğumuz ilkeler değişmeyecek.
En doğrusu, hür ifade ve basın özgürlüğünün bir demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu, teminatının da laik cumhuriyet olduğunu bıkmadan, usanmadan yazmaya devam etmek…