Bilinmeli ki, basın da insana benzer…
İnsan gibi yalan söyleyebilir, iftira atabilir, sözünde durmayabilir, ikiyüzlü davranabilir, hırsızlık yapabilir, dün beyaz dediğine bugün kara diyebilir ve vicdanı olmayabilir…
Böylesine bir insan pek sevilmez…
Peki, böyle bir basın sevilir mi?
Bu ayrımı da okuyan ve izleyenlerin kendisi yapacaktır… Bir karar verecek artık; ya sürekli yalan okuyacak ve izleyecek ya da doğruyu arayıp bulacak!
Bağımsızım diyor bağımsız değil… Objektifim diyor objektif değil… Tarafsızım diyor tarafsız değil! İçi boşaltılan ve anlamını yitiren kelimelerin duvarlara yazılan sloganlardan bir farkı kalmıyor…
Sözünden, fikrinden, duruşundan, yani doğrulardan sürekli firar ediyor ve firari hayaller peşinde koşturuyor…
Bu duruşuna da; değişim diyor!
Evrensel basın İlkelerini reklam sloganlarına sıkıştırarak mesele çözülmüyor…
Çözüm: Okuyan ve izleyenlerin duruşundan geçiyor…
Okuyucu ve izleyici de bu yüzden firar ediyor…