Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bu açıdan baktığımızda SDG’nin Amerika’nın kontrolünde olduğunu biliyoruz, HTŞ öncülüğündeki muhalefeti motive eden bir patron var mıdır orasını bilmiyoruz. Halen bölgede yer alan Amerika, Türkiye, Rusya ve İran gibi aktörlerin var olduğu gerçeğinden hareket ettiğimizde, HTŞ’nin bu aktörlerden tümden bağımsız bir yapı olmadığı muhakkak.
Şu ana kadar ne Amerika’dan ne de Türkiye’den Suriye muhalefetine karşı ciddi bir tepki gelmedi. Tam aksine Türkiye, teşvik edici tavrını açıkça ifade ediyor. Rusya ise birkaç hava saldırısı yaptı o kadar. Türkiye’nin HTŞ içinde yer alan Suriye Milli Ordusu ile olan ilişkisi malum. Amerika’nın da HTŞ’nin lideri Muhammed Colani hakkında ılımlı bir yaklaşım içinde olduğu da biliniyor.
Dışarıdan bakınca Suriye muhalefetinin arkasında gerçekten bir ‘patron’ olup olmadığını bilmiyoruz ama neredeyse on gün içinde Suriye’yi teslim alan bir hareketin, bölgedeki aktörlerden, özellikle de Amerika’nın bilgisi dışında kendi başına hareket ettiği tezi çok da akla yatkın gözükmüyor.
Muhaliflerin kazandığı bu zafer sonrasında, nasıl bir Suriye fotoğrafının ortaya çıkacağı bilinmemekle birlikte, en azından şimdilik bölgedeki bütün aktörlerin, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması konusunda ortak bir kanaate sahip olmaları önemli.