Şu günlerde Türkiye, suç örgütü lideri olarak aranan Sedat Peker’in vahim yolsuzluk iddialarıyla sarsılıyor. Devlet kurumlarında ve siyasette görev yapan bazı üst düzey isimlerin büyük bir rüşvet ağıyla ilişkilendirildiği bu belgeli ifşaatlar öylesine bir siyasal çürümeye ve yozlaşmaya işaret ediyor ki hiçbir demokratik ülkede iktidarlar bu duruma sessiz kalamazlar.
…
Evet dramatik bir tablo ile karşı karşıyayız ama esas acı olan, vicdanlarımızı yaralayan bu yolsuzluk ve rüşvet iddialarının dindar-muhafazakar kimliği ön planda olan AK Parti iktidarında yaşanıyor olmasıdır.
Şimdi esas mesele şu; dindar-muhafazakar kesimlerin vicdanı bu kirlilikten ne kadar rahatsızdır ya da gerçekten rahatsız mıdır?
Maalesef şu ana kadar ortaya çıkan manzara, dindar kesimler adına hiç de umut verici bir durum arzetmiyor. Dini sadece itikat ve ibadete indirgeyen dindarlar ne yazık ki dinin aslı olan ‘adalet’ ve ‘merhamet’i duygu dünyalarında iptal ederek kelimenin tam anlamıyla görsel bir dindarlık anlayışı sergiliyorlar.