Macaristan’da da sivil toplumu ve medyayı hedefine alan böyle bir yasa söz konusu: hükümet bünyesindeki bir yapı, hükümet politikasına ters düşen sivil toplum ve bağımsız medyanın faaliyetlerini ‘dış kaynaklı yabancı temsilciler’ olduğu gerekçesiyle zorlaştırıyor.
Ancak, asıl mesele; bu tip ‘etki ajanı’ yasalarının getirdiği cezai yaptırımlar.
Ve ‘etki ajanlığı’ suçlamasının da, herhangi bir ‘dış bağ’ olmadan, siyasi addedilen birçok faaliyeti de kapsaması.
Böylece, standart vatandaşlık haklarından da mahrum edilmiş oluyorsunuz: mesela, bir siyasi görüş paylaşmak, imza kampanyalarına veya gösterilere de katılmak da, ‘yabancı ajan’ suçlamasıyla karşılaşmanıza neden olabiliyor.”
Aslında ülkenin kimliğini ve rejimin niteliğini anlamak için hukukun üstünlüğü endeksiyle mutluluk endeksine bakmak yeterli.
Bir yanda komşuları Danimarka ve Norveç’den iç güvenliği için yardım İsteyen ve bu endekslerde ilk başlarda koşan İsveç…
Diğer yanda her yıl sel baskınlarına binlerce insanını feda eden ve herkesi düşman gören Taliban rejimi.
Siyasal iktidar AYM ve AİHM kararlarını uygulamamak için inatla direniyor…
Bir yandan da kabul edilemez bu tavrını, “siyasal yumuşama” ortamının içinde eritmeye sıvanıyor.
Siyasal iktidarın söylediklerine itiraz eden herkes “teröristlikle” suçlanıyordu, tasarının yasalaşması bunun yanına “casus” suçlamasının da ilave edilmesini sağlayacak.
“Etki casusluğu” yasa tasarısının akıbeti, hukukun üstünlüğü ve mutluluk endeksinde gelişmiş dünyanın çok gerilerine düşen Ankara’nın niyetini de berraklaştıracak…
Hangi ülke gibi olmak istiyorlar?