Paris Olimpiyatları’nın açılışında Fransa, bütün dünyaya çok çeşitli konularda çok farklı mesajlar verdi… Belki de ilk kez bir spor “festivalinin” açılışında sporun dışındaki değişik ve ciddi sorunlara böylesine cesur bir şekilde değiniliyordu.
Irklar, cinsler, cinsiyetler, tercihler üzerinden bütün tabuları zorlayan mesajlar çok tartışıldı, çok da tartışılacak…
Çünkü alışkanlıkların değiştiğini ve değişmesi gerektiğini vurgulayan görüntüler, yeni bir hayat anlayışının kapılarının milyarlarca insanın gözü önünde açılması anlamına geliyordu.
Fransa, karşılaşacağı tepkileri tahmin ediyordu büyük bir ihtimalle… Bence, bu tepkileri yeni bir çağın “zihinsel ve entelektüel” önderliği rolünü üstlenmek için göze aldı.
Tepkilere rağmen neredeyse bütün ülkelerin, özellikle de bütün devletlerin bu açılıştan sonra Fransa’nın yanında biraz “eskimiş” kaldığını herhalde kabul etmek gerekiyor.
Kendi ülkesinde aşırı sağın ürkütücü bir güçlenme gösterdiği bir zamanda, bu açılışın büyük bir meydan okuma ve cesaret gösterisi olduğunu düşünüyorum doğrusu.
Verilen mesajlar arasında belki de en az tartışılan bir tanesi vardı ki bence “yeni çağın” en önemli mesajlarından biriydi.
Olimpiyat ateşinin yakılması sırasında “fosil yakıtlar” kullanılmamış, elektrik ve su enerjisi tercih edilmişti. Bu da özellikle belirtilmişti.
Bunu gerçekleştirebilmek için üç yıl çalışmışlar.
Bu mesaj, çok önemli bir değişimin arifesinde olduğumuz bu çağda Fransız yönetiminin tavrını ve tercihini ortaya koyuyordu.
“Dünyada neler oluyor” sorusunun cevabı, enerji kaynakları analiz edilmeden verilemez.
Çünkü enerji kaynaklarının değişmesi, eski ile yeninin cenkleşmesi, toplumsal kasırgaların kopması, ülkelerin yapısal değişimler yaşaması demek…
Bu “cenkleşmenin” belirtileri artık Olimpiyat oyunlarında bile kendini gösteriyor.