Bir hastasından bulaşan corona virüsünü kendi kendini tedavi ederek yenen iç hastalıkları ve gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Mehmet Sait Buğdacı, hastalıkla mücadelede moralin çok önemli olduğunun altını çizdi. “Yüzde 98 iyileşiyor” yazıp duvara asarak moralini yüksek tutan Buğdacı, iyileşme ihtimaline yoğunlaşmak gerektiğini söyledi.

Astım hastası olduğu için risk grubunda yer aldığını anımsatan Buğdacı süreci AA muhabirine anlattı.
İshal şikayetiyle kendisine giden ve odasına muayene için girdiğinde maskesi olmayan bir hastasına Covid-19 tanısı konulduğunu anlatan Buğdacı şunları söyledi: “Corona virüsü taşıyabileceğini söylediğimde itiraz edip polemiğe girmişti. Hasta olduğunu bilmiyordu. Sonra göğüs tomografisi çekerek teşhisini koyduğum bir hastaydı.”
Yazlığına gidip karantina uyguladı
O hastaya tanı koyduğu gün ücretsiz izne ayrılıp yazlığına giden, kendisini bir ay boyunca orada karantina altına alan ve uyguladığı ilaç tedavisiyle sağlığına kavuşan Buğdacı şöyle devam etti:
“Hastalık süreci boyunca tek başıma yazlıkta kaldım. İlk üç gün içerisinde yüksek ateş ve terleme şikayetim oldu. Gece boyunca üç kez kıyafetleri değiştirme ihtiyacı duydum. Bu işin en büyük zorluğu tek başınıza olmanız ve kimseyi yanınıza çağıramamanız. Tek başınıza iken de ciddi halsizlik, güçsüzlük, yorgunluk yapan viral bir enfeksiyon. O da dönemin zorluğunu daha da artıran bir şey. Hastasınız ama yanınızda destekçi kimse yok. Tek başıma karantinada kalmış oldum. Beşinci günde baş ağrım başladı. Ağrıcı kesici almama rağmen geçmedi. Baş ağrısından sonra testler için çalıştığım hastaneye gittim. Testler pozitif çıktı.”
Virüsün akciğerlerine inmemesinin büyük şans olduğunu, bu nedenle hastaneye yatmayı tercih etmediğini dile getiren Buğdacı, tedavisinin bir ay sürdüğünü ve zor bir dönem yaşadığını ifade etti.
‘Astımım tetiklendi’
Hastalığın astımını tetiklediğini, bu sürede birkaç astım atağı yaşadığını anlatan Buğdacı şu ifadeleri kullandı: “Bu arada steroid kortizonlu ilaçlar almak zorunda kaldım. Bu da kaygılandırdı. Çünkü steroidli ilaçlar astımı rahatlatan ama virüs enfeksiyonlarını tetikleyen ilaçlar. Ama çok ciddi nefes darlığı vardı, bunları almak zorunda kaldım. Sonraları ilginçtir, literatürde steroid kortizonlu ilaçların bu hastalığa iyi geldiği gösterildi. O anlamda doğru bir iş yapmışız.”
Buğdacı, karantina sürecinde ailesinden ayrı kalmanın zorluklarını ise şöyle anlattı: “Eşime, kızıma söylememesini istedim ama çocuk duymuş, çok üzüldü. Annesi de tedirgin oldu. Tabii ki aile de travma yaşıyor. Bendeki en büyük sıkıntı beş gün sonra sitokin fırtınası olması halinde hayata dair her şey bitecekti. Dört-beş gün çok zor geçti. Konuya hakim olmak, bilmek de bazen böyle dezavantajlar getiriyor. Öyle bir handikap da yaşadım.
‘Kanser olmak daha iyi’ diye düşünmüş
Beş gün sonra ölüp ölmeyeceğimi öğreniyorum. ‘Kanser olmak bundan daha iyi’ diye düşündüm. Çünkü kanserde bile birkaç ay yaşayabileceğinizi biliyorsun. Ama bunda birkaç gün içerisinde ölümü bekliyorsunuz. Kendinizden çok ailenizi düşünüyorsunuz. Bu insanı etkiliyor.”
Temizlik, maske, mesafe kuralını anımsatan Buğdacı hastalığa yakalananların morallerini yüksek tutmalarının işe yarayacağını şu sözlerle anlattı: “Hastaların moral motivasyonlarını bozmamaları gerekiyor. Yüzde 90 ve üzerinde iyileşme ihtimaline yoğunlaşmak lazım. Hatta ben de o dönemde bir kağıda ‘Yüzde 98 iyileşiyor’ diye yazıp duvara asmıştım, kendime hatırlatma olsun diye. Ciddi nefes darlığı olduğunda hastaların hastaneye başvurması gerekiyor. Bu, hastalığın ilerlediğini gösteriyor.”