Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Atilla’ya karşı ABD davası’yla ilgili AKP’li vekillere “Aleyhimize çıkacak bir şey yok, rahatız” dediği öne sürüldü.
İlk duruşmada eski ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’a en az 45-50 milyon avro rüşvet verdiğini anlatan Sarraf, ikinci duruşmada ise eski Halkbank genel müdürü Süleyman Aslan’a da milyonlarca dolar rüşvet verdiğini (bir keresinde 2 milyon dolar) söylemişti.
Sarraf’ın ikinci duruşmadaki en çarpıcı ifadesi, İran’a yönelik ABD yaptırımlarının delindiği bankacılık işlemleri için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’dan onay ve talimat geldiğini söylemesiydi.
Sarraf’ın davanın tek sanığı eski Halkbank genel müdür yardımcısı Hakan Atilla lehindeki ifadeleri de dikkat çekiciydi. Sarraf, Atilla’nın ne rüşvet istediğini ne de aldığını belirtmişti.
‘Bunun altında kalacak değiliz’
Cumhuriyet’ten Emine Kaplan’ın kulis haberine göre, AKP’li vekillerle görüşen Erdoğan, davayla ilgili bir milletvekilinin “Bu iş bize zarar getirebilir. Sarraf’ın yurtdışına çıkmasına nasıl izin verildi, sorumluluğu olanlar bulunarak gereği yapılmalı” demesi üzerine “Getirebilir değil, getirir. Amaç da zaten o. Ama Allah’ın izniyle bu işin içinden çıkarız, bunun altında kalacak değiliz” dedi.
Bunların sistematik hamleler olduğunu ve geçmişte yapılanların tekrarlanmak istendiğini savunan Erdoğan şöyle devam etti: “Sarraf bir konuşsun bakalım ne diyecek. Ona göre değerlendirelim. Savunmada olacak durumumuz yok, taarruz. Ülkemize saldırı var. İtiraf meselesi değil, iftira olayına dönüştü. Bunlar açık açık Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırıdır. Türkiye’yi suçlu gösterip zan altında bırakacak işlemler yapmak istiyorlar. Bu konuda muhatabımız Trump.”
‘Bu dava boş bir dava’
Kamuoyunda algı yaratılmaya çalışıldığını savunan cumhurbaşkanı, “Birlik beraberlik içinde olursa bu sıkıntıları atlatırız. Hiç merak etmeyin bu konularda bir korkumuz, aleyhimize çıkacak bir şey yok, rahatız” dedi.
Erdoğan, önceki ABD başkanı Barack Obama zamanında ABD’nin istediği tarzda bir ambargo uygulamayacaklarını söylediklerini kaydetti: “İran komşumuz. Mecburen ticaretimiz devam edecek. Onlara ‘Yapmayacağız’ diye bir taahhütte bulunmadık. O yüzden bu dava boş bir dava. Amaçları bizi zora sokmak ama oradan bir şey çıkmaz. BM kararına aykırı, BM’nin kararına rağmen yapılan bir şey yok.”