MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Florida Üniversitesi Onkoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. İlyas Şahin, kolorektal kanserinin yaşlılarda sıklığı düşerken, gençlerde yılda yüzde 1-2 oranında arttığını söyledi. Ülkelerde kolon kanseri tarama testlerine başlama yaşı 50’den 45’e çekiliyor. Ancak Türkiye henüz değiştirmedi.

Türkiye’de, Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) ve aile sağlığı merkezlerinde 50-70 yaş arasında kolorektal kanseri taraması gaitada gizli kan kiti yardımıyla yapılıyor. 50 yaşından sonraysa her 10 yılda bir de kolonoskopi öneriliyor.
Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre kolorektal (kolon ve rektum) kanserleri Türkiye’de hem kadın hem de erkeklerde en sık görülen üçüncü kanser. Her yıl 21 binden fazla insanımız bu tanıyı alıyor. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de erkekler daha fazla kolorektal kanseri oluyor. Erkeklerdeki sıklığı yüz binde 25.3, kadınlardaysa yüz binde 14.2.
Mart başında yayınlanan Amerikan Kanser Derneği raporu, tüm kolorektal kanser vakalarının içinde, genç hastaların oranının giderek yükseldiğini ortaya koydu. Rapora göre, 55 yaşın altında kolorektal kanser vakası oranı, tümünün içinde yüzde 11’den yüzde 20’ye yükseldi. Bu durum çevresel ve beslenme faktörlere bağlanıyor.
Martın, ‘Kolon Kanseri Farkındalık Ayı’ olması sebebiyle Dr. Şahin ile kolorektal kanserini, tanı ve tedavide gelinen son noktayı konuştuk:
Kolon kanserinde sıklık artışından söz etmek mümkün mü?
Aslında 2011-2019 yılları arasında, kolon veya rektum kanseri tanısı konan kişilerin oranı yılda yaklaşık yüzde 1 düştü. Ancak bu düşüş eğilimi genellikle yaşlı yetişkinlerde görüldü. 50 yaşın altındakilerdeyse görülme sıklığı 1990’ların ortalarından bu yana yılda yüzde 1-2 arasında artıyor.
Türkiye ve dünyada erkeklerde daha sık görülüyor. Sebebi ne?
İstatistikler erkeklerde daha sık görüldüğünü gösteriyor. Örneğin, ABD’de 2021’de erkeklerde kolorektal kanser sıklığı, kadınlara göre yaklaşık yüzde 30 daha yüksek kaydedildi. Sigara ya da hormonal faktörlerin bu farkta rol oynadığı düşünülüyor.
Kolon ve rektum ayrımı neden yapılıyor? İkisinin arasındaki fark ne?
Rektum ve kolon farklı yapılar. O yüzden de ayrı ayrı ele alınıyor. ‘Kolorektal kanser’ terimi ise kolon ve rektum kanserini kapsıyor. Ancak tedavi yaklaşımları ve sonuçları rektum ve kolon kanserlerinde farklılık gösterebilir. Rektum, kalın bağırsağın son 12 santimetrelik kısmı. Kolondaki koruyucu dış tabakanın (seroza) rektumda olmaması sebebiyle, tümörün yerel yayılımı daha kolay. Yine bu nedenle rektum kanserinin tedavi sonrası geri dönme olasılığı kolondan daha yüksek. Pelvik bölgede büyüyen, yayılan rektum kanseri, yakınındaki önemli organlar nedeniyle tehlikeli. Tümörün boyutuna ve konumuna bağlı, rektum kanseri bağırsak hareketlerinden idrara çıkma ve cinsel fonksiyonlara kadar temel vücut fonksiyonlarını tehdit edebilir.
Tarama yapılabilen az sayıdaki kanserden biri. Kaç yaşından itibaren taramalar yapılmalı?
Taramalar önemli. Çünkü eğer kanser erken teşhis edilirse, tamamen kurtulma şansı çok yüksek. Genellikle yüzde 90’larda. Ancak kanser bağırsak dışına yayılmışsa (geç evre) bu oran yüzde 10’lara kadar düşebilir. Şunu da hatırlatmak isterim, yakın zamanda kolon kanser taraması 50 yaşından 45 yaşına düşürüldü. Yani 45 yaş ve üstü herkese kolon kanseri taraması öneriliyor.
Ailede kolorektal kanseri varsa tarama yaşı kaça kadar düşmeli?
Eğer ailede kolorektal kanser öyküsü varsa, bireysel risk artışı olabilir ve düzenli tarama testleri yapmak daha önemli hale gelir. Genel olarak, aile üyesinin teşhis aldığı yaştan 10 yıl daha erken tarama testlerine başlanmasını öneririz. Örneğin, annesi 47 yaşında kolorektal teşhisi almış biri, 37 yaşında ilk tarama testini yaptırmalı. Ayrıca aile öyküsü olanlar genetik danışmanlık ve testler gibi ek önlemleri de alabilirler.
Sigara, alkol ile ilişkisi var mı?
Kolorektal kanserde sigara içmenin, alkol tüketimine kıyasla daha güçlü bir risk faktörü olduğu gösterildi. Ancak alkol tüketimi de kolorektal kanser riskini artırabilir. Yeri gelmişken, sigara ve aşırı alkol tüketiminin, kolorektal kanser dışında diğer kanserler ve sağlık sorunları için de risk yarattığını hatırlatalım.
Beslenme alışkanlıkları, yaşam koşulları etkili mi? Riski arttırdığı kanıtlanan faktörler hangileri?
Kesinlikle etkili. Çoğu kolorektal kanser vakasında, DNA mutasyonları kalıtsal değil, kişinin hayatı boyunca edinilir. Bu risk faktörleri arasında beslenme alışkanlıkları ve yaşam koşulları da yer alır. Yüksek miktarda kırmızı et, işlenmiş et (sucuk, salam, sosis vs.), yağlı ve işlenmiş gıdaların tüketimi, yetersiz lif alımı, düşük fiziksel aktivite, obezite ve sigara/alkol kullanımı kolorektal kanser riskini artıran başlıca faktörler. Ancak, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi ve sigara/alkol kullanımının sınırlandırılması, kolorektal kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
‘Genç yetişkinler de bu hastalığı geçirebilir’
Kolorektal kanseri riski yaşlandıkça artsa da genç yetişkinler de bu hastalığı geçirebilir. Ancak 50 yaşından sonra çok daha yaygın. Adenomatoz polip (adenomlar) hikayeniz varsa, kolorektal kanser geliştirme riskiniz artar. Özellikle, polipler büyük, birden fazlaysa veya herhangi birinde displazi (patolojide hücre değişiklikleri) görülüyorsa risk daha da artar. Ülseratif kolit veya Crohn hastalığı dahil, üzere inflamatuar bağırsak hastalığı (İBH) olanların riski daha yüksek.
Birinci derece akrabasında (ebeveyn, kardeş veya çocuk) kolorektal kanser olanlar da risk altında. O akrabaya 50 yaşından daha gençken kanser teşhisi konulduysa veya birden fazla birinci derece akrabada hastalık varsa risk daha da yüksek. Kolorektal kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 5’inin, ailevi kansere yakalanmalarına yol açabilen kalıtsal gen değişikliklerine (mutasyonlara) sahip olduğu biliniyor.
Diyabetle (şeker) ilişkisi kesin mi?
Kolorektal kanser ve diyabet, batı tipi beslenme, obezite ve hareketsiz yaşam tarzı gibi ortak risk faktörleri taşıyor. Tip 2 diyabetlilerin kolorektal kanser geliştirme riskinin arttığına dair kanıtlar var. Bazı çalışmalar, tip 2 diyabetlilerde sık görülen yüksek kan şekeri seviyeleri ve insülin direncinin, kolorektal kanserin gelişiminde de rol oynayabileceğini gösteriyor. Ancak bu iki durum arasındaki tam ilişki hala araştırılıyor. Tip 2 diyabet ile kolorektal kanser arasındaki bağlantının tam anlaşılabilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
Kolonoskopilerde çok sık polip bulunuyor. Bunların kansere dönüşme riski yüksek mi?
Poliplerin kansere dönüşme riski var. Ancak tüm polipler kansere dönüşmez. Kolonoskopi sırasında polipler çıkarılır ve biyopsi yapılır. Biyopsi sonuçlarına göre doktorlar poliplerin kansere dönüşme riskini belirler ve gerekli tedaviyi planlar. Bu yüzden kolorektal kanser taramaları çok önemli. Doktorunuz kolonoskopi sonucuna göre 1, 3, 5 veya 10 yıl sonra yenilenmesini isteyebilir.
Tedavisinde neredeyiz? Kür mümkün mü?
Erken evrelerde teşhis edildiğinde kür mümkün. Erken evrelerde teşhiste kür şansı yüzde 90’lara kadar çıkabiliyor. Erken evrede kanser sadece bağırsak duvarının yüzeyinde bulunur ve yayılmamıştır. Bu nedenle, tedavi genellikle tümörün ameliyatla çıkarılmasıyla başlar. Ardından kemoterapi ve/veya radyoterapi gibi diğer tedavilerle desteklenir. Ancak kanserin ilerlemiş evrelerinde tedavi daha zor olabilir ve kür şansı düşebilir.
Hedefe yönelik ilaçlar, immünoterapiler tedavi stratejilerini nasıl etkiledi?
Kolorektal kanser tedavisinde önemli bir ilerleme sağlandı. Bu tedaviler, kanser hücrelerinde belirli hedeflere (örneğin EGFR veya VEGF proteinleri) veya bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı güçlendirerek etki gösterir. Genellikle evre 4 hastaları için kullanılan bu tedaviler, hastaların yaşam süresini uzatmaya yönelik. Sürekli yeni çalışmalar yapılıyor ve daha iyi tedaviler bekleniyor. İleri evre kanserde, genetik analizlerle ve hastaya özgü akıllı tedavi seçenekleri sunuluyor. Özellikle immünoterapilerin artık ameliyat öncesi veya sonrası, yani erken evre hastalarda da rolüne dair çalışmalar yapılıyor. Çalışmaların kanser için kür şansını da artıracağı düşünülüyor.
