CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Avrupalıların ‘böyle giderse sokağa adım atamayacağı‘na yönelik sözlerini eleştirdi: “Ne demek bu ? ‘El Kaide’den ben sorumluyum’, onu mu demek istiyor? ‘IŞİD’den ben sorumluyum’, onu mu demek istiyor. Olmaz.”
Erdoğan, referandum öncesi dozu yükselen Avrupa Birliği ülkeleriyle gerilimde, “Siz böyle davranmaya devam ederseniz, yarın dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Avrupalı, Batılı, güvenle, huzurla sokağa adım atamaz” demişti. Bu sözlerden sadece saatler sonra Londra’da beş kişinin hayatını kaybettiği saldırının düzenlenmesi, uluslararası kamuoyunda da Erdoğan’ın sözlerinin yayılmasına neden olmuştu.
‘Rahatsız oldum’
Kılıçdaroğlu, Ankara’da Muhtarlar ve Hemşehri Dernekleri ile düzenlenen kahvaltılı toplantıda Erdoğan’ın bu sözlerini gündemine aldı.
Erdoğan’ın sözlerinin kendisini rahatsız ettiğini belirten Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanı önemli bir şey söyledi. Döndü bütün Avrupa’ya dedi ki, ‘Eğer bu tutumunuz devam ederse siz kendi ülkenizde caddede sokakta rahat gezemezsiniz’ dedi. Ne demek bu? ‘El Kaide’den ben sorumluyum’ onu mu demek istiyor? ‘IŞİD’den ben sorumluyum’ onu mu demek istiyor. Olmaz. Bu işin partisi yoktur. Ben rahatsız olduğum kadar eminim Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren sağduyulu vatandaşlarım da rahatsız.”
Türkiye’nin ‘neden dünya ile kavga ettiği’ni sorgulayan CHP lideri, “Niye böyle bir dil kullanıyoruz? Diline hakim olamayan devleti iyi yönetemez. 80 milyonu temsil eden kişinin az ve öz konuşması lazım. Büyükelçimiz çağrıldı, bu sözlerin anlamı nedir diye soruyorlar. Ne diyecek Büyükelçi?” dedi.
”Düşünmeyelim, sandığa gitmeyelim’ doğru değil’
Kılıçdaroğlu, toplantının devamında AKP ve Erdoğan’a eleştirilerini sürdürdü.
Türkiye’de iki buçuk yıldır fiili başkanlık döneminin yaşandığını söyleyen CHP lideri, şöyle devam etti: “Mitingden fazla bizim bir araya gelip konuşmaya ihtiyacımız var. Ortak aklı egemen kılmak için. Bir kişiye yetki veriyoruz. Bütün ekonomik ve sosyal konularda kararname çıkarma yetkisi var. Arzu ederse o bir kişi ‘Ben kıdem tazminatını kaldırdım’ diyebilir. İşçilerden ses çıkıyor mu? Hayır. Herkes gelecek endişesi taşıyor. ‘Acaba söylersem beni işten atarlar mı’ o endişeyi taşıyor. O zaman demokrasi var mı? Hayır. Bu fiili durumu bir de anayasal duruma kavuşturduğunuz düşünün. O zaman yaşayacağımız tabloyu herkes daha iyi görmeli. Sandığa giderken bütün bunları düşünerek sandığa gitmeli. Ha düşünmeyelim, sandığa gitmeyelim, oy kullanmayalım, bu doğru değil.”
‘Muhtarların düşünmesi lazım’
Yeni sistemde olabileceklere dair söylediklerinin çarpıtıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Kendi mitinglerinin meydanlarına çıkıp diyorlar ki, ‘Kılıçdaroğlu dedi ki, muhtarlıkları ve belediye başkanlıklarını bir Kararname ile kaldırabilir.’ Benim söylediklerimi çarpıtıyorlar. Ben hiçbir zaman ‘Belediyeler kapatılır’ demedim. ‘Böyle bir yetkisi vardır’ da demedim. Çünkü belediyeler için böyle bir yetki verilmedi. Ama muhtarlar için var. Türkiye’deki bütün muhtarların oturup düşünmesi lazım. Muhtarlığı kaldırmak bir kişinin iradesiyle mi olmalı yoksa bu yetki Meclis’te olmaya devam mı etmeli?” diye konuştu.
Bahçeli’ye dört madde sorusu
AKP’nin Anayasa’nın ilk dört maddesini de değiştirebileceğini savunan Kılıçdaroğlu, AKP’ye teklifle ilgili destek sunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yüklendi: “Bu sorunun yanıtını kim verecek. Bu sorunun yanıtını bana göre vermesi gereken Devlet Bahçeli’dir. Ülkücülerin vatana bağlı olduğunu biliyorum, en ufak bir endişem yok. Bu değişikliğin oylanmasında dikkatli ve sorumlu davranmak zorundayız.”
‘Sadece ve sadece rejim değişecek’
“Sorun çözen değil, toplumu ayrıştırıp sorun yaratan bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Bu anayasa değişikliği ülkenin hangi sorununu çözüyor? Terör sorununu mu çözecek? Hayır. Ekonomiye istikrar mı getirecek? Hayır. Türkiye Cumhuriyeti bütün devletlerle dost mu olacak? Hayır. Bunlarla hiçbir ilgisi yok. Sadece ve sadece rejimi değiştirecek. Demokratik parlamenter sistemden otoriter bir sisteme geçeceğiz. Tek adam rejimine gececeğiz. Bu kadar basit. Eğer hepimizin kafasında kaygılar varsa, demek ki sorun var ortada. Çocuklarımıza nasıl bir Türkiye bırakacağız. Bunu düşünmemiz gerekiyor.”