CENK MUTLUYAKALI*
Kıbrıs’ta Rum tarafının Maraş’ın yasal sahiplerine devredilmesine karşılık Ercan Havalimanı’na doğrudan uçuş ve Mağusa Limanı’na da doğrudan ticaret önerisi, geleceğe dair önemli fırsatlar barındırmasına karşın Türk tarafınca duymazdan gelindi.
Kıbrıs’ın geleceği için önemli bir dönüm noktası oluşturabilecek ‘Güven Yaratıcı Öneriler’, kanaat önderleri arasında heyecan uyandırdı. Ancak AKP iktidarının federal çözüm karşıtı tutumu ve Kıbrıslı Türk lider pozisyonundaki Ersin Tatar’ın etkisizliği nedeniyle ‘altın fırsat’ gündeme dahi alınmadı. Rum liderliğinin bir mektupla hem Birleşmiş Milletler (BM), hem de Kıbrıslı Türk liderliğine gönderdiği öneriler, ‘müzakere gereği duyulmadan’ reddedildi.
Öneriler ne?
Kıbrıslı Türk liderliğine gönderilen mektupta, kamuoyuna açıklanmadığı, Cumhuriyet Meclisi’ne de gönderilmediği için adanın güneyindeki kaynaklardan öğrenebildiğimiz kadarıyla öneriler şöyle:
- Yasal sakinlerin, güvenlikli şartlarda en kısa sürede geri dönebilmesi için, kapalı Maraş (Varoşa) BM Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 sayılı kararları uyarınca Birleşmiş Milletler’e devredilecek.
- Bu sürece paralel, Ercan Havaalanı BM’nin yönetiminde, 1944 Chicago Sözleşmesi dahil ilgili uluslararası hukuk kurallarına tam uyumla doğrudan uçuşlara açılacak, uluslararası havaalanı statüsü kazanacak.
- Kıbrıs’ta tek ve bölünmez bir uçuş bilgilendirme bölgesi (FIR) olacak.
- Mağusa Limanı’na doğrudan ticaret için Kıbrıs’ın 2003 tarihli Avrupa Birliği’ne (AB) katılım metninin 10’uncu protokolüne uygun pratik düzenlemeler üzerinde anlaşma sağlanacak.
‘Altın fırsat’ olarak nitelendirilen olası kazançlar ise şöyle sıralanıyor:
- 2,1 milyar avro ek gelir: Ercan’a doğrudan uçuş ve Mağusa Limanı’na doğrudan ticaretle birlikte 2,1 milyar avroluk bir kazanımın oluşacak (Bu rakam hem ulaştırma hem de turizme yönelik çözümün etkilerini araştıran kapsamlı bir rapordan).
- Turizm ve ticarete katkı: Adanın güneyine şu anda aralarında Swiss, Qatar Airways, Luftansa, Emirates, Easy Jet, British Airways’in de bulunduğu 58 hava yolu şirketi uçuş düzenliyor. Ercan Havaalanı’nın BM yönetiminde Chicago Sözleşmesi dahil ilgili uluslararası hukuk kurallarıyla açılması halinde bu havayolları Ercan’a da yönelecek. Mağusa Limanı’nda ise doğrudan ticaretle birlikte yeni fırsatlar doğacak.
- Hava trafiği geliri: Ercan Havaalanı’nın ‘uluslararası yasal hava alanı’na dönüşmesiyle birlikte günde ortalama 800 uçağa verilen hava trafik hizmetinin karşılığı alınabilecek, bu da en az yıllık 12 milyon avro gibi bir gelir yaratacak.
- AB yurttaşlığı: Adaya 1974’ten sonra gelen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ailelerin Kıbrıs’ta doğan çocukları ve torunları ve karma evliliklerden dünyaya gelen çocukların ‘AB yurttaşlığı’ sorununun ortadan kalkması için yeni bir süreç başlayacak.
Uzmanlara göre ‘altın fırsat’
Ekonomik kalkınma ve yatırım uzmanı, iktisat profesörü Mustafa Besim’e göre ekonomik olarak çok sıkışılan bir süreçte bu açılım değerli: “Türkiye’deki ekonomik buhrandan doğrudan etkileniyoruz ve ekonomik anlamda dünya da ciddi bir tehdit yaşıyor. Hem petrol hem gıdada kıtlık tehlikesi var. Dünya önümüzdeki birkaç senede işsizlik ve enflasyonla uğraşacak. Bizim gibi mali yapısı temelsiz ve kırılgan ekonomiler bundan çok daha fazla etkilenecek. Böylesi bir süreçte Kıbrıslı Türkler olarak gerçek bir açılıma ihtiyacımız var. Bu güven yaratıcı adımların müzakereye açılması çok önemli.”
BM’den AB’den daha iyi mi yönetiyoruz?
Besim, Ercan’ın BM, Mağusa Limanı’nın AB denetiminde açılmasını şöyle değenlendiriyor: “Birleşmiş Milletler yönetiminde olacaksa çok daha yararlı olabilir, çünkü bu adım, dünyadaki standartların Ercan’a taşınması anlamına gelecektir. İnsan kaynağımız da bu anlamda eğitilecek, gelişecektir. Mal, hizmet güvenliği anlamında Avrupa standartlarına taşınacağız. Herhalde kimse Ercan’ı ya da Mağusa Limanı’nı Avrupa Birliği ya da Birleşmiş Milletler’den daha iyi yönetebildiğimiz iddiasında değildir.
Ercan ya da Mağusa Limanı kime ait olacak gibi bir mesele varsa, bunu samimiyetle sorgulayalım, müzakere edelim. Ama unutmayalım, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’yle birlikte çalışmak, topluma pek çok önemli tecrübe kazandıracaktır. Mağusa Limanı, Kıbrıs’ın geleceği için ortak yönetim anlamında bir pilot bölge de olabilir. Kıbrıslı Türklerin açılıma ihtiyaç var ve bu açılım da mutlaka gelecek perspektifi içermelidir, yüzümüz Avrupa’ya dönük olmalıdır. O nedenle bu öneriler müzakere edilecek kadar kıymetlidir.”
Hava sahasından gelecek gelir
Ercan Havaalanı’nın ‘uluslararası yasal hava alanı’na dönüşmesiyle birlikte, şu anda günde ortalama 800 uçağa verilen hava trafik hizmetinin çok daha ciddi bir potansiyele ulaşacağı, daha da önemlisi bu hizmetin karşılığının tahsil edilebileceği vurgulanıyor. Bu da yıllık en az 12 milyon avro gibi bir gelir yaratacak.
Kıbrıs’ta tek ve bölünmez bir uçuş bilgilendirme bölgesi (FIR) olmasıyla birlikte Avrupa standartlarında ve üst düzeyde hava kontrol hizmeti sunan Kıbrıslı Türk kurumları, bu hizmetin karşılığını da alabilecek.
Şu anda ‘Ercan Tavsiyeli Hava Sahası’nda her gün en az 800 uçağa, hava sahasını kullandığı 22 dakikaya kadar hava trafik kontrolü hizmeti veriliyor. Ne var ki bu hizmetin karşılığı Avro Kontrol Merkezi’ne ödenmesine rağmen tahsil edilemiyor.
‘Havada da yokuz’
Bu konuda görüşünü sorduğumuz eski Hava Trafik Şube amiri Ahmet Kaptan, Ercan’ın yasal hava alanı olması durumunda, Kıbrıs’ın tek hava sahası olacağını, hava kontrol hizmetinde işbirliği yapılacağını, bugünkü hizmetin karşılığının da yıllık en az 12 milyon avro olduğunu hatırlatıyor.
Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Cem Kapısız ise konuyu şöyle detaylandırıyor: “Biri Kıbrıs Cumhuriyeti, diğeri Türkiye Cumhuriyeti’nin hava sahası var, işin aslı ‘KKTC Hava Sahası’ yok. Uluslararası anlamda yerde olmadığımız gibi havada da yokuz. Şu anda Türkiye güney sınırlarının kontrolünü bize tahsis etti. Ayrıca Kıbrıs hava sahası içinde de tavsiyeli hizmet veriyoruz. Ercan’ın yasal hava alanı olması durumunda hem güvenlik, hem de gelir anlamında ciddi kazanımlar elde etmesi mümkündür.
Kıbrıs’ın ortak hava sahası çerçevesinde nasıl bir paylaşım anlaşması yapılacağı elbette önemlidir. Bu da müzakere konusudur. Ercan’a yönelecek uluslararası havayolu şirketleri ve uçuşların artmasıyla birlikte, hava limanının ücretlendirme tarifesi üzerinden ayrıca ciddi bir gelir ortaya çıkacaktır. Tabii şu anda bizim havaalanımız özel bir işletmede olduğu için devletin bu yöndeki geliri sınırlı, çoğu gelir şirkete gidiyor. Özelleştirilmiş bir havaalanı ile buranın dünyaya açılması halinde, gelirin fazlası yine işletmeye kalacaktır, sanırım böylesi bir durumda Ercan’ın nasıl işletileceği de yeni bir anlaşmaya muhtaçtır.”
AB yurttaşlığı sorunu
Adaya 1974’ten sonra gelen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ailelerin Kıbrıs’ta doğan çocukları, hatta torunları ayrıca karma evliliklerden dünyaya gelen çocukların ‘AB yurttaşlığı’ sorununun ortadan kalkması için de yeni bir süreç başlayabilir.
Bu kişilere Kıbrıs Cumhuriyeti – dolayısıyla AB- yurttaşlığı verilmezken, temel gerekçe olarak ‘yasal olmayan bir limandan adaya giriş yapmak’ gösteriliyor. Ercan ve Mağusa limanlarının uluslararası anlamda yasal bir limana dönüşmesiyle birlikte yurttaşlık anlamında da yeni bir süreç ortaya çıkacak.
Karma evliliklerden doğan kişilere Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi mücadelesi kapsamında 2019’da 6 bin 100 kişi müracaat etmişti. 1974’ten sonra adaya gelen ailelerin çocuklarının çocukları da Kıbrıs yurttaşlığı talep ediyor.
160 binden fazla Kıbrıslı Türkün, Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği ya da pasaportu taşıdığı tahmin ediliyor. Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, Mayıs 2021’de bu sayıyı 97 bin olarak açıklamıştı.
‘Kıbrıs asıllı‘ olarak kabul edilen ve 1974 öncesinde Kıbrıs’ta doğanlar ya da çocuklarına 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması’ndan kaynaklanan hakları nedeniyle Kıbrıs kimliği ve pasaportu veriliyor. Ancak, adaya 1974 sonrası göç edenler ya da karma evliliklerden doğan çocuklarla ilgili ise tartışma yaşanıyor. Bu kişilere Kıbrıs kimlik ya da pasaportu verilmiyor; uluslararası tanınmış limanlardan adaya giriş ya da ‘tanınmış bir ülkede evlilik’ koşulu aranıyor.