TÜMAY TUĞYAN*
Kıbrıslı Türkler tarihi bir değişime imza atarak ‘çözüm’ dedi.
Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen ilk turda Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun ardından en fazla oy oranına ulaşarak ikinci tur vizesi alan Akıncı, tüm ilerici güçlerin desteğiyle ve oylarını üçe katlayarak KKTC’nin yeni cumhurbaşkanı seçildi.
İlk tura Toplumcu Demokrasi Partisi ve Birleşik Kıbrıs Partisi’nin açık desteğiyle giren, ikinci turda da hükümetin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin etkin desteğini alan Akıncı, oyların yüzde 60.50’sini elde etti.
İlk turda, diğer adayların aksine arkasında herhangi bir siyasi parti desteği olmaksızın yüzde 21 oranında oy alarak büyük bir başarıya imza atan Kudret Özersay’ın oylarının önemli bir bölümünün de, bu turda Akıncı’ya gittiğini söylemek mümkün.
Seçmen bu oy doğrultusuyla, esas olarak Kıbrıs sorununa ilişkin net bir tavır ortaya koymuş oldu.
Kıbrıslı Türklerin temel rotasının çözüm olacağını öngören, mevcut yapının herhangi bir geleceği olmadığı noktasında birleşen tüm kesimlerin katılımıyla oluşan bir hedef birlikteliği, toplum liderliği görevini Akıncı’ya verdi, yarım asrı aşkın bir süredir devam eden bu sorun, ‘Bir an önce çözülsün’ mesajının altını çizdi.
İki ayrı ideolojiden gelen, Kıbrıs sorunu konusunda çok farklı görüşlere sahip iki aday arasından Akıncı’yı tercih eden toplumun şu an itibarıyla yeni cumhurbaşkanından en temel beklentisi, önümüzdeki günlerde kaldığı yerden başlayacak Kıbrıs müzakere sürecinde, Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesini masaya yansıtması; Eroğlu döneminin aksine, yapıcı politikalarla Rum tarafını çözüm doğrultusunda motive etmesi.
Ve elbette, geçtiğimiz beş yılda Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıs Türk liderliğinin uluslararası platformda kaybettiği itibarın yeniden tesisi.
Eroğlu’nun bir anayasal zorunluluk olmasına rağmen cumhurbaşkanlığı makamının bağımsızlık şartının hilafına davranışları nedeniyle, seçmenin Akıncı’dan önemli beklentilerinden biri de tüm siyasi partilere ve kesimlere eşit uzaklıkta durması.
Dönüşümün habercisi
Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu, Kıbrıs Türk siyasi tarihi adına her anlamda bir dönüşümün habercisi.
Akıncı’nın seçim zaferi, uluslararası toplumun 2016 yılında yeni bir referandum sandığı kurma hedefinde olduğu Kıbrıs müzakere sürecinin seyrini büyük oranda etkileme potansiyeli taşıyor.
İç politika da değişimlere gebe
Ama bunun yanı sıra, iç politika sahnesi de şu andan itibaren yeni seyirlere gebe.
Eroğlu’nun ‘Bu benim son seçimimdi’ diyerek veda edişinin ardından, sağ siyaset artık lidersiz.
Eroğlu bundan böyle başta partisi Ulusal Birlik Partisi olmak üzere sağ politik çevreler üzerindeki etkisini ne oranda sürdürür ya da sürdürebilir mi bilinmez ancak sağ oylar, siyasi arenadaki gücünü koruyabilmek adına kendine yeni bir lider bulmak zorunda.
Eroğlu’nun siyasi hayatı boyunca yerini ikame etme potansiyeli bulunan tüm siyasetçileri pasifize ederek politika dışına itmiş olması nedeniyle şu anda sağda ciddi anlamda bir boşluk var.
Önümüzdeki süreç, sağın liderliği için mevcut olasılıklar arasında kıran kırana bir rekabeti de beraberinde getirecek.
Bu süreç güçlü bir isim etrafında birleşme olasılığının yanı sıra, daha da parçalanma riskini de taşımakta.
Seçim sonucunun etkisinin yoğun bir biçimde hissedileceği bir diğer odak da kuşkusuz, solun lider partisi konumundaki, hükümetin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi olacak.
Son derece iddialı bir biçimde seçime katıldığı halde çıkardığı adayı ikinci tura taşıyamayan CTP’de, erken kurultay hazırlıkları daha şimdiden başladı.
CTP Genel Başkanı, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, ikinci tur öncesinde başkanlığa yeniden aday olmayacağını duyurdu.
Uzun süredir parti içerisinde yaşanmakta olan sıkıntıların, cumhurbaşkanlığı seçimi yenilgisiyle daha da bir görünür hale geleceği CTP, tarihi henüz belli olmasa da yaz başında toplanma ihtimali yüksek olan kurultayla, kendini yeniden şekillendirmek, toplum nezdinde büyük eleştirilere neden olan gerek iç gerekse dış politik tutum ve icraatlarını, yeniden biçimlendirmek zorunda.
* Gazeteci, Yeni Düzen gazetesi yazarı