AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde bulunan Arıklı köyü sakinleri Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından yapılan toryum-uranyum sondaj çalışmalarının durdurulması için harekete geçti.
“Kanser olmak, ölmek istemiyoruz” diyen köylüler hem kaymakamlığa dilekçe verdi hem de savcılığına suç duyurusunda bulundu.
Ancak başvurudan sonra yöre halkının köyüne geri dönmesi jandarma tarafından engellendi. Jandarmaya tepki gösteren yaşlı bir kadın “Nereye gideceğiz biz 70 yaşından sonra” dedi.

Arıklı köyü yakınlarında 25 Haziran’da toryum ve uranyum sondajlarına başlanmıştı. Atık havuzu da yapılmıştı. Arama ruhsatı 4’üncü sınıf madencilik ruhsatı. Yani altın, gümüş, uranyum gibi yeraltındaki tüm kaynakları kapsıyor. Arama sonucunda cevher bulunulması durumunda bölge işletmeye açılmak istenecek ve madencilik faaliyetlerine başlanılacak.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın e-ÇED duyuru sistemine bakıldığında söz konusu sondaj hakkında herhangi bir Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) kararı yok.
Çevre Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre, bölgede çalışmaya başlanmadan önce “ÇED raporu olumlu” ya da “ÇED gerekli değildir” kararı olmalı. Bu karar olmadan ne kullanım ruhsatı verilebilir ne de proje için bir yatırıma başlanılabilir.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çanakkale Valiliği İl Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne MTA’nın herhangi bir ruhsatı olup olmadığını sordu ancak yanıt alamadı.
Antik Kent de arama alanı içinde
Arama sondajından etkilenecek toplamda dokuz köy var. Ayrıca arkeolojik sit olan Gargaria Antik Kenti de arama alanı içerisinde.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) bölgedeki kayalarda bulunan uranyum ve radyasyonu tespit edip belediye başkanlarıyla da paylaşmış ama konuyla ilgili yöre halkı hiçbir şekilde bilgilendirilmemiş.
‘Topraklarımızda sağlıklı yaşamak istiyoruz’
1980’de MTA, köyün girişinde 1800 metre derinliğinde iki sondaj çukuru açmış, sondajda Arıklı köyünden insanlar çalıştırılmıştı. Sondajda çalışan herkes kanserden hayatını kaybetmişti. Sondaj bittikten sonra alanın üstü betonla kapatılmış ve tel örgüyle çevrilmişti. Ama güvenlik sebebiyle alanda görevlendirilen bekçiler de kanserden ölmüştü.
Yöre halkı bunun yanı sıra Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki ve Aydın’ın Söke ilçesindeki Kısır Köyü’ndeki artan kanser vakalarını da hatırlattı ve tedirgin olduklarını söyledi: “Çok endişeliyiz. Kanser olmak, ölmek istemiyoruz. Topraklarımızda sağlıklı yaşamak ve çocuklarımıza temiz toprak, hava ve su bırakmak istiyoruz.”

Bu endişelerinde haklılar da. 1970-1980 arasında uranyum madeni işletilen Manisa’da hala radyasyon ölçülebiliyor. Öyle ki, nisanda Avrupa’nın en yüksek radyasyon oranı Manisa’da ölçülmüştü. Yetkililer de ölçülen şeyin radyasyon olmadığını öne sürüp ‘elektriksel dalgalanma’ demişti. Diken’e konuşan nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Tolga Yarman, ifadeyi ilk defa duyduğunu söylemişti. Bunu ‘kamuoyunu talimatla yatıştırmak üzere yontulan bir deyim’ diye niteleyen Prof. Dr. Yarman, “Kimse kusura bakmasın, bu laf, enflasyonu düşük gösterme gayretiyle aynı anlayış kurgusunda çıkıyor ortaya“ demişti.
Jandarma vatandaşların köye girişini engelledi
Arıklı köyü sakinleri, hem geçmişteki deneyimlerinden yola çıkarak hem de Manisa ve Aydın’da artan kanser vakalarını işaret ederek sondajın bir an önce durdurulmasını istiyor. Bu nedenle önce Ayvacık Kaymakamlığı’na giderek dilekçe verdiler. Daha sonra savcılığa giderek suç duyurusunda bulundular.

Daha sonra köylerine dönmek isteyen yöre halkı jandarma tarafından engellendi. Jandarma araçlarla yolu kapattı ve vatandaşlara geçemeyeceğini söyledi. Köylülerse bu yolun köy yolu olduğunu, az önce de ilçeye giderken buradan geçtiklerini söyledi. Ama jandarmalar “Burası orman yolu” diyerek geçişi engelledi.
Buna tepki gösteren köylü bir kadın şöyle dedi: “Yoldan geçemiyoruz şimdi. Hiçbir şey yokken. Yarın hiç geçemeyeceğiz. Evden çıkamayacağız sonra. Sonra ne olacak? Nereye gideceğiz biz 70 yaşından sonra? Biraz insaf olur insanda. Bu zehri istemiyoruz.”
Yöre halkından başka bir kadınsa “Para mı önemli sağlık mı önemli” diye sloganını atıp: “Köylüyü bitirecekler. Bizi öldürecekler. Uranyum istemiyoruz. Köyümüzü terk edin gidin. Sağlıklı yaşamak istiyoruz biz” ifadelerini kullandı.
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, Diken’e yaptığı açıklamada köylülerin sondaja tepki göstermemesi için jandarma tarafından ikna edilmeye çalışıldığını söyledi: “Jandarma kahvede vatandaşlara konuşup ‘Sakın katılmayın bu eyleme. Suçlanırsınız. Para cezası ödersiniz’ diye korku salmaya çalıştılar.”