MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) temel ilaçlar listesindeki, gebelik sonlandırılmasında kullanılan ve ağızdan alınan güvenilir ilaçlar Türkiye’de eczanelerden temin edilemiyor. DSÖ hem haplarla kürtajın hem de cerrahi yöntemlerin kadınlara seçenek olarak sunulmasını öneriyor.

Bugün dünyanın 26 ülkesinde kadınların kürtaj olması istisnasız yasak. 39 ülkede ancak kadının hayatı risk altındaysa, 56 ülkede sağlığı ciddi risk altındaysa yapılabiliyor. Türkiye’nin de aralarında olduğu çoğu ülkede yasalarla güvence altına alınmış bu haklara erişmek hukuken mümkün gibi görünse de fiili olarak imkansız, zorlu ya da şarta bağlı.
Türkiye’de gebeliğin 10’uncu haftası doluncaya kadar istek üzerine kürtaj yaptırmak ‘hukuken’ mümkün. Gebeliğin kadının hayatını tehdit ettiği veya doğacak çocuk için ağır maluliyete neden olacağı hallerde, uzman doktorların gerekçeli raporuyla desteklenmek koşuluyla 10 haftayı aşan süre zarfında da kürtaj yapılabiliyor. Gebeliğin cinsel saldırı sonucu oluşması halindeyse hakim kararı olmak şartıyla kürtaj süresi 20 haftaya uzayabiliyor. Ayrıca evli kadınların kürtaj olması için kocanın, 18 yaşından küçük kız çocukları içinse velisinin izni gerekiyor.
2012’de sıkıştırmaya başladılar
Ancak kanunla güvence altına alınan bu hak, 2012’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir” demesiyle fiilen engellenmeye başlandı. Benzer açıklamalar peş peşe geldi. 2020’de Kadir Has Üniversitesinin 295 kamu hastanesi ile görüşülerek yaptığı araştırma hastanelerin sadece 10’unda isteğe bağlı kürtaj yapıldığını (bu 10 kamu hastanesinin bulunduğu il sayısı ise sekiz) ortaya koydu. Bu 8 il dışında yer alan ve Türkiye nüfusunun dörtte birinin yaşadığı İstanbul’da ise sadece bir kamu hastanesinde sekiz haftaya kadar gebeliklerde isteğe bağlı kürtaj yapılıyor. Aynı araştırmaya göre görüşülen hastanelerden 55’inde, ‘kürtajın yasak olduğu ya da yasal olmadığı’ söylenerek danışanlara yanlış ve yanıltıcı bilgi verildi.
20 yıl önce başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamın da Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerinin kapatılmasıyla birinci basamak sağlık hizmetlerinden kürtaj tamamen çıkarıldı.
Mifebriston Türkiye’ye hiç girmedi
İlaçla kürtaj (düşük) daha az maliyetli ve kullanımı kolay bir yöntem. DSÖ’nün temel ilaçlar listesinde, ilaçla kürtaj için kullanılan mifebriston (RU-486 adıyla da biliniyor) ve misoprostol yer alıyor. Örgüt bunların rahatça eczaneden alınabilmeleri gerektiği, yani uzman doktor gözetimi olmadan kullanılabileceğini söylüyor. Çünkü güvenilir ve etkili ilaçlar. Mifepriston gebeliğin devam etmesini sağlayan progesteron hormonunun salgılanmasını engeller. Bu hormon olmadan rahim duvarına tutunan döllenmiş yumurta bozulur ve rahim kasılır. 60 ülkede kullanımı serbest. Misoprostol ise rahim kasılmalarını arttırır ve rahmin boşaltılmasını sağlar. Hapla kürtaj erken hamileliklerde yüzde 98.3’e varan oranda etkili bir yöntem.
Aslında mifepristone Türkiye’ye hiç girmedi. Misoprostol ise mide koruyucu ilaç olarak reçete ediliyor ve eczanelerde satılıyordu.
DSÖ: Gebeliğin 12’inci haftasına kadar uygulanabilir
İstanbul Tabip Odası Kadın Hekimlik Komisyonundan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Irmak Saraç, 2012’den itibaren misoprostolün eczanelerden satışına son verildiğini söyledi. Söz konusu ilaç sadece hastanelerin eczanelerinde bulunuyor. Saraç, “DSÖ’nün bulundurulması gereken ilaçlar listesinde yer aldığı için hastane eczanesinde tutuluyor. Depolar polikliniklere de vermiyor. İlacı hastanede, gebelik sonlandırmanın yanı sıra örneğin doğumu başlatmak için ya da bazen doğum sonrası kanamalarda da kullanabiliyoruz” dedi.
Hapların maliyetinin çok daha düşük bir seçenek olduğunu vurgulayan Saraç, “DSÖ gebeliğin 12 haftasına kadar, kadınların hapları alarak kendi kendine, güvenle kullanılabileceğini söylüyor. Ama bu düşük seçeneği Türkiye’de kadınlara sunulmuyor. Neden sunulmasın ki? Bu kontrolün kadında olduğu bir seçenek. Çünkü cerrahi bir müdahale değil. İster lokal ister genel anesteziyle yapılsın gebeliğin vakum aspirasyonla boşaltılması cerrahi bir müdahale. Kendine ait riskleri var” dedi.
Karaborsada 1300-1800 lira
İlaç eczanelerden çekildi ama ulaşılmaz değil. Karaborsası var. Sosyal ağlarda, 10 tableti 1300-1500-1800 liradan satılıyor. Whatsapp üzerinden görüşerek, sipariş edilebiliyor. Motorlu kurye ya da kargoyla elinize kadar geliyor. Saraç, “Aslında çok ucuz olan ilaca kadınlar çok daha yüksek paralar vererek ulaşabiliyor” dedi.
Saraç kadınların tüm kürtaj seçeneklerine ulaşabilmesi gerektiğini söyledi: “Kadınlar hangisine kendisine daha yakınsa seçebilmeli. Kesinlikle yöntemler ücretsiz olmalı. Yöntemlerin yasal, güvenilir ve ulaşılabilir olması kadın sağlığı açısından önemli. Türkiye’de 1983’de yasa çıkana kadar anne-bebek ölümleri çok yüksekti. Anne ölümlerinin büyük kısmı da aslında uygun olmayan şartlarda gebelik sonlandırmaya bağlıydı. Kadın gebeliğini sürdürmek istemediğinde, bir takım kimyasal, sabun koymak, şiş sokmak, yüksekten atlamak gibi kalıcı hasalar da verebilecek, ölüme kadar gidebilecek yöntemlere başvurabiliyor. Kaldı ki cerrahi kürtaj çok pahalı. 30 bin liralara yapan yerler duydum. Sadece parası olanlar ulaşabilir. Eğer sağlık hakkından, eşitlikten, hakkaniyetten bahsetmek istiyorsak herkes için ulaşılabilir olması lazım. Kamuda da yapılabilen, verilebilen bir hizmet olmalı. İlaç seçeneği kadınlara sunulmalı. Eş rızası üzerinden de kadınlara bu baskıyı kurmamak gerekiyor.”
Korunma yöntemleri pahalı
Korunmak isteyenlerin doğum kontrol yöntemlerine ulaşması da zor. Sağlık Bakanlığı aile sağlığı merkezlerine ücretsiz vermekte istekli değil. Eczanelerde bir kutu doğum kontrol hapı 250 lira, prezervatif 80-150 lira, ertesi gün hapı (doğum kontrol yöntemi değil, acil durum için) 416 lira. Kaldı ki en güvenilir yöntem bile yüzde 100 korumuyor ve gebe kalınabiliyor. Saraç, “Doğum kontrol yöntemlerine erişim de eşit değil. Birinci basamakta (aile hekimliğinde) bunların hepsi ücretsiz olarak sağlanıyordu. O artık sağlanmıyor. Yani parası olan ulaşıyor, olmayan ulaşamıyor. Gebelik sadece, ‘canım o da dikkat etseymiş’ diye açıklanabilecek bir şey değil. Bu bir sağlık ihtiyacı, bunu karşılamak kamunun, devletin görevi” dedi.
Kadınların keşfi!
Cinsel Sağlık ve Üreme Hakları Platformu (CİSÜ) adına konuşan Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği İletişim ve Yayınlar Sorumlusu İrem Gerkuş, misoprostolün düşükte kullanılabileceğini kadınların keşfettiğini anlattı. 1970’lerde ülser tedavisi için piyasaya sürülen misoprostolün düşük etkisi yaptığı bilgisi kürtajın hâlâ kısıtlı olduğu Brezilya’da kadınlar arasında yayılmaya başlamış. İstenmeyen gebelikleri olan kadınlar, ilacın üzerindeki “gebelik süresince kullanılamaz” ifadesine dayanarak ilacı gebelik sonlandırmak için kullanmışlar. Bu bilgi 1980’ler Brezilyasında hızla yayılmış. Oradan da dünyaya.
Gerkuş söz konusu kürtaj haplarının mortalite (ölüm) riskleri bakımından Viagra’dan daha güvenli olduğunu söyledi: “Ancak Viagraya erişim oldukça kolay ve yaygınken ve bu ilacın güvenliği tartışılmazken, kürtaj haplarını tartışıp duruyoruz. Medikal kürtaj daha az güvenilir bir yöntem değil kesinlikle. Burada çok açık bir çifte standart, iki yüzlü kaygı var. Kadınlar çok daha zorlu, tehlikeli yerlerde bu haklarını elde etmeye sürükleniyor. Doktorların haplarla kürtaja karşı çıkmasının önemli bir sebebi de bu yöntemin cerrahi kürtaja göre daha az kâr sağlaması. İlaçların fiyatları ülkelere göre değişse de yaklaşık 10 dolar.“
İlaçla kürtajın düşündüğümüzden çok fazla ülkede yaygın olduğunu anlatan Gerkuş, “İlacın fonksiyonu belli, ne yaptığı belli. Bu süreç ve hapla alakalı çok büyük mitler var bence. Sorunlardan biri de bu. En sert direnç gösterenlerden biri de sağlık çalışanları. Bazı feministler arasında da direnç var. Sağlık çalışanları insanların bunu kendi başına yapıp yapamayacağı kaygısı taşıyor. Ama dünyada bir sürü insan bunu kendi başına yapabiliyor. Dünyada kadını süreçle ilgili bilgilendiren ve yönlendiren telemedikal servisler var” dedi.
Kürtaj kararı ve yaptırmanın kolay olmadığını belirten Gerkuş, kadınların hayatını kolaylaştıracak yöntemler üzerinde durulması gerektiğini söyledi.
Women on Web de Türkiye’de yasaklı
Öte yandan www.womenonweb.org web sitesi, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun kararıyla 2019’dan beri engelli. Women on Web güvenli kürtaja erişimi artırmayı amaçlayan Kanadalı, kar amacı gütmeyen bir kuruluş. Organizasyonu 2005’de Hollandalı doktor Dr. Rebecca Gomperts kurmuş. 2006-2016 arasında 140 farklı ülkeden, 50 bin kadına yardım ulaştırmış. 17 farklı dilde çalışan yardım masası ise 600 binden fazla mail yanıtlamış. Türkiye’nin yanı sıra Brezilya, İran, S. Arabistan ve G. Kore’de de siteye ulaşılamıyor.
Gerkuş, kürtaj yasaklandığında, merdiven altı kürtaj klinikleri ve insanların çaresizliklerini istismar eden tedarikçiler türediği gibi, kürtaj haplarının yasaklandığı yerlerde de bu hapların karaborsasının oluştuğunu vurguladı: “Bu kişiler tarafından kandırılan, yanlış bilgi verilen, yüksek ücretler ödeyip ilaçları temin edemeyen veya sahte ilaçlar verilen bir sürü kadın oluyor. Women on Web web sitesi kişileri bu dolandırıcılara karşı uyarmaya çalışıyor; kendilerine bildirilen dolandırıcıları ifşa ediyor.”
Öte yandan ilaçların yaygın yan etkileri arasında bulantı, kusma ve ishal görülebilir. Ciddi komplikasyon riski çok düşük.