İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, AKP dönemindeki özelleştirmelere dair eleştirisini Ali Babacan’ın savunduğu Türk Telekom üzerinden yaptı.
Dört gün önce Yılmaz, olası bir iktidar değişimi sonrasında ekonomi koltuğuna talip olduğunu söylemişti. Bloomberg ajansı da Yılmaz’ın Ali Babacan’a göre ekonomi koltuğuna daha yakın olduğunu yazmıştı.
Diğer yandan Yılmaz’ın ekonomiye dair görüşleriyle millet ittifakının adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemleri arasında farklılıklar bulunuyor. Yılmaz’ın görüşleri, Kılıçdaroğlu’nun özellikle kamucu söylemleriyle çelişiyor.
Seçimler yaklaşırken Yılmaz, söylemlerindeki ‘kamucu’ dozu arttırdı. Twitter’dan açıklama yapan Yılmaz, satılan kamu kurumlarıyla ilgili eleştirisini koltuk için olası ‘rakibi’ Ali Babacan’ın savunduğu Türk Telekom örneği üzerinden yaptı.
Yılmaz’dan üç not
İktidarın ekonomi kurmaylarının hem suçlarını itiraf ettiğini de hem de ekonomideki bilgisizliklerini gösterdiklerini belirten Yılmaz şu üç notu paylaştı:
*20 yıllık iktidarınızda stratejik sektörlerde yabancılara yapılan satışları (Türk Telekom, Tank Palet Fabrikası vb.) ve o satışlardaki usulsüzlükleri yargıya taşıdınız mı? İktidarımızda biz yapacağız.
*Kamu bankaları üzerinden verilen, standartlara uygun olmayan krediler ve o kredilerin geri ödemeleriyle ilgili bir çalışmanız var mı? Eğer yoksa iktidarımızda biz yapacağız.
*15 Mayıs’tan itibaren kamu bankaları asli görevine geri dönecek. Yandaş iş insanlarına servet aktarmayı, keyfi müdahalelerle döviz kurunu baskılamak için milletin servetini harcamayı kesecek. Bu sayede çiftçimiz de küçük ve orta büyüklükteki işletmeler de ihtiyaç duydukları desteğe ulaşacak, refaha kavuşacak. Türkiye kalkınacak.
Türk Telekom’un özelleştirilmesi
Lübnanlı Hariri ailesi, 2005’de Türk Telekom’un yüzde 55’lik kısmını 6 milyar 550 milyon dolara satın almıştı.
Hariri ailesi ve Saudi Telecom’un Türkiye’de Türk Telekom’u yönetmek üzere kurduğu Oger Telekomünikasyon A.Ş. (OTAŞ), özelleştirme bedelini ödeyebilmek için 2013’te Türk bankalarından 4 milyar 750 milyon dolar kredi çekmişti.
OTAŞ, 2016’da bankalara 290 milyon dolarlık kredi taksitini aksatmış, daha sonra art arda iki taksitin daha ödenmemesi sonrası ülke tarihinin en büyük kredi sorunlarından birisi ortaya çıkmıştı.
Sonunda OTAŞ’taki Türk Telekom hisselerinin, ödenemeyen kredilerin alacaklısı olan bankalara geçmesine karar verilmişti.
2018’de Akbank, Garanti Bankası, İş Bankası, Denizbank, QNB Finansbank, Halkbank, TSKB, Vakıfbank, Yapı Kredi Bankası ve Anadolubank’ın başını çektiği alacaklı bankalar Levent Yeniden Yapılandırma A.Ş.’yi kurup Türk Telekom’un yüzde 55’lik hissesini OTAŞ’tan devralmıştı.
Bankaların ortaklık payları da şöyleydi: Akbank yüzde 35,5, Garanti Bankası yüzde 22,1, İş Bankası yüzde 11,6, Yapı Kredi yüzde 4,9, Vakıfbank yüzde 4,25, Halkbank yüzde 3,6, Denizbank yüzde 2,6, TSKB yüzde 1,6.
Bankaların zararların toplam 5 milyar doları aştığı düşünülüyor.
Geçen sene de Türkiye Varlık Fonu (TVF), Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil eden paylarını satın almıştı. Böylelikle bankaların zararının bir kısmı karşılanmış olmuştu.
Dönemim ekonomi kurmayı Babacan’dı
Özelleştirilerin çok arttığı bir dönemde AKP’nin en önemli ekonomi kurmayı olarak şu an millet ittifakında yer alan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan yer alıyordu. Babacan, geçen aylardaki bir açıklamasında Türk Telekom’un satışıyla ilgili eleştirilere şu yanıtı vermişti: ”Telekom çok konuşuluyor. Telekom’un özelleştirilmesiyle ilgili büyük yaygara çıkıyor. İlk özelleştirme yapıldığı güne dönelim. Telekom sadece yüzde 55’i için 6 milyar 550 milyon dolarlık devlet tahsilat yapmıştır. Bu paranın tamamı yurt dışından Türkiye’ye gelmiştir.
Özelleştirilen nedir? Bir işletme hakkıdır. Bugün hala Telekom’un bütün gayrimenkulleri, altyapıları devlete aittir. ‘Telekom’u sattılar’ diyorlar, neyi sattık ya… Sadece bir işletme hakkının belirli bir süre için kullandırılmasıdır. Bunun karşılığında da yüzde 55 hisse için 6,5 milyar dolar nakit alınmıştır.”